Acaibat-ı mümkünat

Günün İncisi:

“Gümrükler çok önemlidir” Gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı,

Bize yazık olurdu

ataturk2.jpg

Düşmanlar ülkemize saldırmasaydı

Atatürk  Samsun’a çıkmasaydı

Vatanımız emin ellerle yeniden kurulmasaydı

Bize yazık olurdu

Bu ülkenin insanı insanca yaşamayı seçmeseydi Şerefli tarihine sahip çıkmasaydı Ülkede güvenilecek kimse olmasaydı

Bize yazık olurdu

Bu toprağın insanı çalışıp kazanmasaydı Hakkını, onurunu korumasaydı Düzeni dürüst çizgide tutmasaydı

Bize yazık olurdu

Bu yörenin insanı birbirini sevmeseydi Tasada kıvançta birleşmeseydi Gözünü hür ufuklara çevirmeseydi

Bize yazık olurdu

Altımızdan üstümüzden belâ yağmasaydı Belâya direnecek güç bizde bulunmasaydı Kafamız dinç gönlümüz yüce olmasaydı

Bize yazık olurdu

Elimizden gelmeseydi Kafamızda akıl yer etmeseydi Yaradan bizi sevmeseydi

Bize yazık olurdu

Bunca asrı devirmeseydik Kötü günü iyiye çevirmeseydik Bize y****azık olacak demeseydik

Bize yazık olurdu

Dostlar ! halimize şükretmeseydik Şöyle bir oturup fikretmeseydik Bütün bunları yapmasaydık

Ve o zaman, ey Yolcu Bu hayat bize yazık olurdu.

Bir çocuk ağlıyor

untitled.bmp

Bakamıyorum yüzüne

Bir çocuk ağlıyor

Biz hepimiz gülüyoruz.

Bir çocuk ağlıyor Onu ağlatanlar gülüyorlar İçlerini hangi kurt kemiriyor ?

Çocuk ağlıyor, büyükler gülüyor. Amerikan çocuğu mu ? Japon Çocuğu mu ? Iraklı  mı ?

Bir çocuk savaşta a****ğlarsa Dünyadaki tüm büyüklere Mahşere kadar Gülmek haramdır.

Misafire saygı etmeli

4481718.jpgÂ

Saray gelini Diana Â

                                      Â

Dost ve kardeş İngiltere’nin 82 yaşındaki kraliçesi Majesteleri Elizabet hanım Türkiye’nin şeref misafiri. Devletimiz Kraliçeyi büyük törenlerle karşıladı. Cumhurbaşkanımız bu uğurda simokin giydi. Hanımı pek ileri tarzda süslendi. Başbakanımız beyaz papyon kravat taktı. Devletin zirvesi bu karşılama töreni için özel kurslar gördü. Protokol kuralları öğrendi. Kraliçeye nasıl reverans yapılacak, elinin kaç parmağı öpülecek, bu sırada diz nasıl kırılacak günlerce çalışarak öğrendiler.

İngilizler moral verdi “Kraliçemiz öyle her şeye aldırmaz” dediler. Sırasında protokol’e kulak asmayan sıcak kanlı Kraliçe geçenlerde Buckingam Sarayı’nda Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozi’nın sevgilisini ağırlarken, kadını yatacağı odaya bizzat götürmüş, tuvaleti bile  göstermiş, “buraya işeyeceksin” demiş.

Devletimizin misafiri olan İngiltere Kraliçesi’ne hörmet etmemiz gerekir. Bunun  amıcası vaktiyle asaleti olmayan sıradan bir kadına aşık olup tacı tahtı terk etmiş kadının peşinden gitmişti. Sanırım 8. Edward olacak, ben çocuktum gazeteler günlerce yazmıştı. Daha sonra kız kardeşi Margaret, Towsend isimli bir yüzbaşıya aşık oldu. Yandı yakıldı evlenmek istedi. Saraylı’lar bırakmadılar, o olayı da aylarca, yıllarca gazetelerden okuduk. Şimdi bunların sırası değil, Devletimizin misafirine saygı etmeliyiz..

Bu Hanım’n gelini oğlunu kandırıp bir Arapla sevişti, Saray’dan kovuldu. Tam Araptan hamile kaldığı söyleniyordu ki, kadın kuşkulu bir trafik kazasında dünyasını değiştirdi. Bu iş o zaman 102 yaşında olan ve “Queen Mom” (Mumya kraliçe) diye anılan Ana kraliçe’nin başının altından çıktığı söylendi. Mumya Kraliçe  **Hanedan'**ın namusunu kurtarmak istemiş: Töre cinayeti.

Ne olduysa oldu, anlayamadık. Leydi Diana’nın kazanın olduğu Paris’te, can verdiği yerde, şimdi Amerikalı turistler her hafta mumlar dikip ayin yapıyorlar, tütsüler yakıp tapınıyorlar. Değerli misafirimizin müteveffa gelini’ne dinince dinlenmesi için dualar ediyoruz. **Kraliçe'**nın küçük kardeşi Margaret geçende TV’lerde göründü. Yaşlanmış, **Afganistan’**da Taliban kovalayan yeğeni **Edward’**a gülücük yaptı, madalya taktı. Uzatmalı sevgilisi Yüzbaşı ne oldu acaba ? Misafirimize saygı etmeliyiz.

Devletimizin şerefli misafiri bu yıl 82 yaşına gelen İngiltere kraliçesi Elizabet hâlâ tahtını bırakmadığı ve bırakmaya da niyeti olmadığı için oğlu Charles kral olamıyor. Charles’in müslüman olduğu ve Kıbrıslı Hoca tarafından sünnet edildiği rivayetleri ortada dolaşıyor. Doğrusunu Rabbim bilir. Bu hanedanın başına gelenler Osmanlı hanedanı’nın  bile başına gelmemiştir. Ancak bütün bunlar Değerli misafirimizi, bağrımıza basmamıza engel olamaz…Misafirimize saygı göstermeliyiz.

İngiltere Kraliçesi Majesteleri Elizabet bu ziyareti sırasında Bursa’ya gidecek. Sultan Abdülmecit zamanı o çağda Osmanlı Ülkesinde İngiliz tahtını temsil eden Büyükelçi Lord Stratfort Canning’de **Bursa’**ya gitmiş ve Manchester ipeği ile rekabet eden Bursa ipek tezgahlarını sembolik biçimde bastonuyla kırmıştı. Acaba “Ho Majesty’s”in şimdiki büyükelçisi de böyle bir davranış içinde olabilir mi ? Elizabet’in **Bursa’**da ne aradığını merak ediyorum doğrusu… İpek işi çoktan bittiğine göre herhalde **Çekirge’**de vaktiyle Theodora'nın yıkandığı sulara girecektir. Bin yıl sonra **Eski Kaplıca'**da, Aslan Ağzı'nda  bir kraliçe daha...

Bundan  birkaç yıl önce Majesteleri sabah uyandığında yatağında bir yabancının oturduğunu görmüştü. Derhal koruculara bakıcılara haber verildi bu kişi dışarı atıldı. O zaman **İngiltere’**de gazeteler bir delinin güvenliği aşarak Kraliçenin yatak odasına girdiğini yazmışlardı. Sorguya çekilen adam ise “İngiltere **Sarayı’**nda güvenliğin ne kadar zayıf olduğunu kanıtlamak istedim” dedi. Adamın deli olmadığı anlaşılmıştı.

Devletimizin mümtaz misafirine saygı ediyor ve onu gönülden kutluyoruz.

img_yusufcuk210511.jpg

Kalender Çekirge kalenderlikte birinci

Onun her söylediği, bu dünyada bir inci

Kalender’in kankası bilirsiniz Yusufçuk Eni Kalender’den kısa, boyu da bir buçuk

Kalender bir zıpladı mı, Yusufçuğu geçer Yusufçuk’tan özge eğriyi doğruyu seçer

Yusufçuk kararsızdır, hem şurada hem burda Kalender tutarlıdır, hem ovada hem kırda

Bir gün  bir dala kondu Çekirge hoplayarak

Yusufçuk yetişti arkadan, nal toplayarak

Çekirge dedi –Neredeydin ? hep seni andım

Gözlerim yolda kaldı, sıkıntıdan bunaldım

Yusufçuk başın eğdi, dedi –Dostum Çekirge, Her zaman gelemem, ne diyeceksen tiz söyle

Karardı gitti Çekirge, bir an durdu öyle Nasıl dostsun sen ? yakışıyor mu sana böyle  ?

Yusufçuk’la Çekirge henüz yepyeniydiler Sevgiye**, dostluğa** daha baştan teşneydiler

Ne var ki bunlar birbirinden az çok  farklıydı Yaradan öyle yaratmış, huyları da ayrıydı

Yine de anlaştılar, gönüllerde birleşip Kafaları karışmadı, temelde eşleşip

Biri var derken, diğeri demedi asla yok Biri aza kanarken,  diğeri demedi çok Â

Gün oldu ya ters, ya  ayrı şeyler söylediler Ama hiç bir zaman, “ kin'e” yenik düşmediler Â

Birbirine hiç benzemeyen bu iki varlık

Nasıl anlaştılar ? herkes baktı alık alık

Hey, kahraman yolcu sen bunları alıştırdın Sapla samanı Destur ! bilmeden karıştırdın

Sesleri duymuyor musun ?

31.bmp

Bu adam odun mu ?

bu adam un çuvalı mı ?

bu adam sokağa atılmış bir çöp yığını mı ?

Nedir bu adam ? kimdir bu insan ?

Kimlerdir bu adama ölmüş kedi yavrusuna…

Bakar gibi uzaktan bakanlar ?

Kimdir bu adamı yerden kaldırmayanlar ?

Şu topluluğun içinde bir kişi yerde sürünse,

Geri kalan herkes yerde sürünüyor demektir. Kalabalığın ne haysiyeti kalır, ne şerefi.

Şu topluluğun içinde bir kişi sıkıntıdan Göz yaşı dökse, Geri kalan cümle eşhas

Ağlıyor gibidir. Sesleri duymuyor musun ?

Yüzyıllar böyle geçti, bu gün ulaştığımız noktaya bakın. Bu resim insanı çileden çıkarıyor ? Bir insan yere düşebilir, ama o insana uzaktan bakmak, İşte buna dayanılmaz.

Medeniyetiniz bu kadar mı ? Şerefiniz, onurunuz ?

İnsan haklarınız, hukukunuz, devletiniz ?

Devlet şereftir, şeref devlettir.

Şerefsiz devlet, devletsiz şeref  olur mu ?

Bu adamın üniversitede okuyan çocuğu vardı. Bu adamın evlenecek kızı vardı. Bu adamın dedesi Çanakkale’de, Sakarya’da savaştı.

Bu adamın şimdi üzerinde yattığı vatan toprağını, Bir zamanlar ataları, kanıyla suladı. Bu adamın şimdi adam olacak torunu var. Bu adamın, sen ve ben gibi yaşamaya hakkı var.

Bu adam yerde. O zaman herkes yerde. Utanmıyor musunuz ? Bu adamı yerden kaldırın, Ve ülkenin şerefini kurtarın… Bir kırıntı şerefiniz kaldıysa.

Kan Denizlerinde gezmişler

mevlana.jpg

Şu düzülüp koşulan insan şekli var ya hani, B****ir şekildir ki gam tezgâhında çizdiler onu... Kimi şeytan olur insan, kimi melek, kimi canavar, Bu ne biçim tılsımdır ki Hepsini bir araya getirmişler.

-------------

Balçığa ayak basmışlar, Baş koymuşlar gönül denizine. Kanlar üzerinden geçmişler, Kan denizlerinin dalgaları arasından. Etekleri gene tertemiz, Bir şey bulaşmamış eteklerine.

_Diken içindeler,ama gül gibiler.** **Hapisteler,ama şarap gibiler.** Balçık içindeler,****ama gönül gibiler. Gece içindeler,****ama sabah gibiler.

_Sen onların şarabını bir iç de gör,** Nasıl birdenbire ferah olur, Aydınlanır yüreğin, Birdenbire nasıl unutulur her şey, Nasıl birdenbire gözlerinin içi güler**                                                                                   **_Mevlânâ__**

_**

Kılıç gibi Savaşıyorlar

mevlana.jpg

Bir bölük halk deniz gibi köpürüyor, Bir bölük halk dalga dalga secdede. Bir bölük halk kılıç gibi savaşıyor, Bir bölük halk kanımızı içmede...”

                                       Mevlânâ

Akılsız ve Düşüncesizdiler

p3.jpg

“Bütün canlı varlıklar, Karanlık tutkular yüzünden, Kabuk içinde dünyaya gelmiş gibi, **Akılsız ve düşüncesizdiler...”**                Â

             Büyük Mani’ye övgü,                 O****rtaasya 8. Yüzyıl

Lütfen Kimse darılmasın

dsc00062.JPG

Nezih Uzel’den not: a) Konuyla ilgili olmayan. b) Konuyu tekrar eden. c) Konuya katkıda bulunmayan. d) Yorumcuların kendi aralarındaki konuşmaları içeren  e) Hukuki ve etik sorunlar çıkarabilecek  f) Çok uzun olan yorumları silmek zorundayım. Lütfen kimse darılmasın.