İşi tadında bırak

27709_105496462831043_1.jpg

Candan özge bir can vardı ya, Can işte o o Cana aşık oldu. Sonu gelmez bir maceraya girişti O buna hazır değildi ama layıkti.

Canın fırtınasında canlar eridi Yok oldu da sonunda bir Can kaldı Onu tüm canlara bedel bildiler Can da oydu canan da ve herşey

Varlığın sonunda yokluk varsa Baştan bunu söyleseydiniz ya, O zaman varlığın peşine düşmez İşi baştan çözerdik, bitirirdik.

Bunca çile neden ? Aşık aşkında Pişsin diye mi ? Bu geliş gidişler Bir eğitim mi ? deneme mi ? Sofu “imtihan” diyor… Söyle Kim kimi, neden ve niçin İmtihan edecek. Laf mı bu ?

Geç efendi, işi tadında bırak Aşka kayd ol gerisini sorma Lafın kısası aşka düş de gör Geriye göz kaldıysa…

Sarı Şeyh

Zeval Şafağın müjdesidir*

balyoz.jpg

(Arşiv'den)  24 şubat 2010

“Niyet” suçlu değildir. Niyeti suçlayacak bir hukuk nizamı bulunmamıştır. Belki “kötü” olduğu anlaşıldığında gizli tedbir alınır o kadar… Ama gelin görün ki Türkiyede “niyetler” de suçludur.  İnsan kafasının içinde bir yerlerde gizlenip saklanan niyetler için de ceza var..

not:Bu yazının ilk başlığı "Balyoz Mantığı'nın kökeni"ydi.

Tedbirin cezaya dönüştüğü bu hukuk sisteminde insanoğlu nasıl sağlıkla ömür sürecek ? Birileri onun “kötü niyetli” olduğunuı iddia ettiğinde bunun doğru olmadığını nasıl kanıtlayacak. Hukukta müddei iddiasını ispat etmekle yükümlüdür, Bizde mağdur, masum olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür.

Aklı başında hukukta biri size “hırsız” derse sizin hırsız olduğunuzu belgelerle açıklamak zorundadır. Bizde öyle değil, biri size “hırsız “ derse, siz hırsız “olmadığınızı” belgelerle açıklamak zorundasınız. Buna hukuk değil kayıkçı kavgası derler.

Galatasaray’dan sınıf arkadaşım ülkede gazetecilerin pir’i  Mehmet Ali Birant, Evren Paşa’nın darbesinden önce “On ikiye beş var” başlıklı bir kitap yazmıştı. Devrin I. Ordu ve Sıkı Yönetim Kumandanı darbeciler şahı Haydar Sanal Mehmet Ali’ye demiş ki “:Kıtabınızı savcılara verdim beyninizin içinden ne geçtiğini” araştıracaklar... “ Orduye göre o çağda sadece insanlar değil, henüz olgunluk devresine ulaşmamış “niyetler” de suçluydu.

Bir tarihte bir sıkı yönetim albayı girişilen bir arama harekatı için “sıcak bir savaşta paramiliter unsurların içerde neler yapabileceklerini göstermek için çaba harcıyoruz ” demişti. Yani o askerlik dışı: paramiliter karanlık uınsurların “henüz ne yapacakları ?  nasıl yapacakları belli değil ? niyetleri belli olsun da suçlu oldukları apaçık ortaya çıksın” demek istiyordu. Ancak o yürekli asker, böylece ya bilerek ya bilmeden o zavallı insan topluluklarını suça itiyor, neyi nasıl yapmaları gerektiğini adeta onlara öğretiyordu. İşte Balyoz mantığının kökeni ve “yörüngeden” saptığı yer; Kökü 1970’lere varan eski bir hikaye.

Şimdi Balyoz suçlamasına uğrayan değerli çılgın Paşalarımız “neden” diye sorulduğunda “tehlike o kadar büyüktü ki tedbir de öylesine devasa olmak zorundaydı. Biz başımıza ne geleceğini çok önceden anlamış o yüzden planlar yapmıştık” diyeceklerdir. “Bunlar koşula bağlı planlardı, ciddiye almayın, gazeteciler işi büyüttü” diyeceklerdir. Ya “başınıza ne geleceğini” yanlış hesapladıysanız ?  Ya olmayan bir düşmana yanlışlıkla “var” dediyseniz ? Ya “sanal” bir iblise karşı zafer kazanma sevdasına düştüyseniz ? Ya vatanı sevme yolunda kendinizi kaybedip zıvanadan çıktıysanız ? Nukleer silah var diye Irak’ı gaz döküp yakan sonra da “hataydı, silah yokmuş” diyen sabık İngiltere başbakanı yılışık cadı Blair’e benzemek zorunda mıydınız ?  yazık olmaz mıydı, bunca halka ? Savaşı ilk vuran kazanır, doğrudur ama ilk vuran da suçlu olur.     Bizim niyetlerimiz her zaman “kötü” damgası vurdunuz. Onları  “yakın takibe” alırken ortada ne Hürriyet, ne adalet, ne vicdan rahatlığı, ne demokratik filizlenme, ne kanun, ne anayasa, ne yönetim felsefesi, ne icraat gücü, ne girişim ruhu bıraktınız. Değerli paşalarımnız bilirmisiniz ki, Ülkenin çivisini oynattınız.

Ancak o çivileri yeniden yerine oturtacak “paramiliter” vicdan bir gün geri gelecektir. Hiç kuşku olmasın. Bu halkın yaşama gücü her türlü mel’anetin üzerine çıkacak mertebededir. Rabbim insanlarımıza metanet versin. Zeval şafağın müjdesidir.

No Comment !

 superman.jpg

Ramallah, 24 haziran 2010

Arap Yahudi Muhabbeti

abdullah1.jpg netanyahu1.jpg

Le roi Abdallah II de Jordanie a rencontré mardi à Amman le Premier ministre israélien Benjamin Netanyahu pour discuter du processus de paix au Proche-Orient, a annoncé le palais royal. "La rencontre a duré plus de deux heures (...) le roi et M. Netanyahu ont discuté de manière claire et franche des mesures qui peuvent être prises pour réaliser des progrès dans le processus de paix" palestino-israélien, a déclaré à l'AFP un haut responsable jordanien. Cette rencontre intervient au lendemain d'un entretien à Amman entre le souverain jordanien et le président palestinien Mahmoud Abbas. "Ces rencontres entrent dans le cadre des efforts de la Jordanie avec toutes les parties concernées pour parvenir à une solution de paix basée sur deux Etats palestinien et israélien", a ajouté le haut responsable sous couvert de l'anonymat. (Courtoisie AFP)

Türkçe özet; İsrail beşbekenı Netanyahu ile Suudi Arabistan kralı II Abdullah Salı günü Ürdün’ün başşehri Amman’da buluşarak Filistin-İsrail anlaşmazlığına barışçı çözüm bulunması için alınacak önlemleri konuştular. Ürdünlü bir yetkili iki saat süren toplantının  açık ve net biçimde sürdüğünü açıkladı (Teşekkürler AFP)

Süslü Sosyete hanımları

(Arşiv'den) 28 Şubat 2010

Hanımlar kermes düzenlediler Sosyetenin süslü hanımları Bir bahçede toplanıp yoksul çocukları andılar

Hayırsever hanımlar, Çocuklar için çok üzüldüklerini Açıkladılar… Zaten bunu hep yaparlardı

Yirmi tane korunmaya muhtaç çocuk için kermes düzenlediler, geri kalan yüz yirmi bin çocuğu soymaya devam ettiler.   Kocaları soyguncuydu. Bu yüzden onlar da soyguncuydu. Hanımlar çocukları korurken Kocaları çocukları soyarlardı.

Süslü Sosyete hanımları Kermes düzenlediler.

Güzellik Varlıklarında gizliydi

ufufk.jpg

Güzellik onların ruhundaydı Onlar doğarken güzel doğdular Kimse onlara güzellik öğretmedi Güzellik varlıklarında gizliydi

Güzeller arasında güzel olanlar Güzellerden renk kaptılar Gönülde mayalandı da güzellik Onlar da güzel oldular

Çağın pisliği güzellere ulaşmadı Onlar Pir’in sözü ile “Kan denizinde gezdiler Etekleri kirlenmedi.” Kucakları altın vücevher doluydu

Görmediler güzelden başka hiçbir şeyi Bilmediler güzellikten başka hiçbir yeri Onlar gerçekten güzeldi Güzellik onlara özendi

Yaşlarını gizlediler Binlerce yıl yaşadılar Güzelden nasibi olanlar Onlara şaştı kaldılar

Güzeller Padişahının yurdunda Var ve yok birdi. Sana bir sır vereyim mi : “Güzeller yok olmayı da bildiler” Geriye sadece güzellik kaldı. Güzellik Güzellik.                                 Sarı Şeyh

No Comment !

59159161-tirs.jpg

Gazze, 21 temmuz 2010

Karanlığa aşık oldular

gul36.jpg

Yaptıklarından bu devir utansın Yapmadıklarından hüzne kapılsın Yapacakken yapmadığından kederlensin de Karalar bağlasın, insanoğlu utansın

İşlerin giderine aklı erdirmeden Hayatın asil düzenine uyum bilmeden Kendi dar dünyasından mağara dışında Olanlara anlam veremeden Bir ömür sürenler utansın.

Utanç verici bir yaşamın Karanlıklara açılan penceresinden Şu yuvarlağı seyredenler Işık sevmeyen  baykuşlar gibi Karanlığa aşık oldular.

Işığa koşanları ezdiler, çiğnediler Kendi karanlıklarını onlara Sürmek istediler. Suçluydular, Suçlarını herkese bulaştırdılar Suç hastalık gibi yeryüzüne yayıldı.

Suçlular suçlarından habersizdi Şeytanla dost olmuşlardı. Onlar şeytana da şeytanlık aşıladılar Şeytan başarılarını kutladı

Yaşadıkları çukurun üzerine Bir gün birisi toprak örtecektir. Yaradanın hükmü, belanın Sonsuz olmadığını gösteriyor.

Utanmalısınız.Utanmalıyız Devir utanmalıdır. Ve bu utanç üzerimize atılacak Toprağın ta kendisidir.

Sarı Şeyh

No Comment !

askeraga.jpg Guadalcanal  Eylül 1942

No comment !

cocuk.jpg Berlin, Ekim 1945