Gönül gözü açılınca

goz.jpeg

Can gözü bildiğini söyler Gönül gözü söylemez, dinler Can gözü konuşur Gönül gözü susar

Konuşan “bir şey” söyler Susan “her şey” söyler Şu tuhaf yeryüzünde Konuşurken susanlar Susarken konuşanlar var..

Dostum ! konuş.. Susma konuş.. Birşeyler söyle Söylemez susarsan Laflar içinde çürüyecek.. Rahatsız olacaksın.

Saygın ve Kıymetli Dost ! Her doğrudan yana olma Bir yerlere takılıp kalma Dosdoğruyu ara Doğru var doğrudan içeri

Gönül gözü açılınca Can gözü kapanır İşte o zaman dosdoğru Güneş gibi.. Sarı Şeyh

Keyif sandı aşkını

bahar-orman.jpg

Bir güzel gündü bahar Gönlümde alev ve nar Bunda gizli bir iş var Neden ses vermiyor yar

İki gönül tek haber Durma konuş cevap ver Alnımdan akıyor ter Sen de ol, benden beter Sevginin sonu yok ki Derdi de öyle çok ki Eros'tan gelen ok ki Açtı bir yara bil ki

Işığı kalpten alan Karanlıklara dalan Canı deryaya salan Nedir geriye kalan ?

Keyif sandı aşkını Bu dünyanın şaşkını Behey zeka düşkünü Varlığına küskünü

Kendini bilmektir aşk Benliği silmektir aşk Bedene ilmektir aşk Ruhu bilemektir aşk SARI ŞEYH durmaz eydür İyi kötüden yeğdür Dik başın yere eğdür Uzanup göğe değdür

Sarı Şeyh

Düşman Çiçek Göndermez

balik.jpg Kişisel konuları şuraya taşımak istemezdim fakat bir TV programı dolayısıyle öylesine dehşetli bir hakarete uğradım  ki geçmişte eşi emsali görülmemiş… Şikayetçi değilim, yeryüzünde "mahluk”lar çeşit çeşit. Yelpaze açıldıkça yeni yeni yaratıklar tanıyacağız. Vakarla karşılamaya çalışıyorum. “Düşmanın çiçek göndermeyeceğini” biliyorum. Düşmanın nerelere gömülü, ne silahları olduğunu da biliyorum. Kimseden yardım talep etmiyorum. Kalemimle Meydan savaşı verecek güçteyim. Değerli dostlar, benden yana olmak için lütfen telaşlanmayınız.

eleştirinin aslı şu :"29 Ağustos 2010 Pazar günü, saat 01:00 sularında HaberTürk Kanalında yayınlanmakta olan Tarihin Arka Odası Programında, yayında olmadığı zannı ile "ELİF LAM MİM NEDİR? TELEKS ARIZA MI YAPMIŞ" diyerek hakaret edercesin............e KUR'AN-I KERİM'E dil uzatan ve kendini mutassavvıf olarak tanıtan, çirkin bir sesle ilahiler okumaya çalışan bu mahluku lanetliyor ve kınıyoruz.

Programın sunucusu Murat Bardakçı'nın "Nezihi canlı yayındayız" sözleri ile morarıp bozaran bu sahış o pis ağzı ile yıllarca Kelime-i Tevhid okuyarak ve Allah, Muhammed kelimelerini söyleyerek kazandı hayatını" cevabımdır: 1)"yayında olmadığını zannettiği" diyorsunuz Hayır ! o anda mikrofonun açık aolduğunu ve yayında olduğumuzu biliyordum. Cümleyi kafamda uzun uzun düşündüm ve söylemeye karar verdim. Gerekçem şudur : Bir bir "şathiyattır" tasavvufta "cilve" de derler. ibadullaha faydası düşünülerek, İndallahta cezaya boyun eğerek, bilerek, inanarak, her türlü sonucu göze alarak zenb altına girmektir. 2) hiç bir zaman, hiçbir yerde, hiç bir kimseye kendimi "mutasavvıf" olarak tanıtmadım. Kanal ekranda resmimin altına "mutasavvıf" yazmış. Razı değilim "gazeteci yazar" demelerini önermiştim 3) sesim size " çirkin" gelebilir. Düzeltmeye çalışacağım. İlginize teşekkürler 4)"mahluk" olmaktan şeref duyarım ancak "mahluk" ların çeşitleri vardır Bu kelimeyi hangi doğrultuda kullandığınızı merak ediyorum. 5)Sunucu'nun ikazı önünde "kızarıp bozardığımı" sanmıyorum TV de renkler bazen karışıyor belki yanlış görmüş olabilirsiniz. 6) "Allah, Muhammed" kelimelerini ömür boyu şerefle söyledim. Hayatımı böyle kazandığım doğrudur ve bu hayat bu şekliyle helal kazanılmış demektir. Öğünülecek bir haldir."Allah ve Muhammed" kelimeleri kendilerine yakışmayan ağızlara gelmezler. Ağzım "pis" olsaydı asla o kelimeleri söyleyemezdi. O iki kelime "pis" bir ağıza gelirse, o ağız düzelir. Nitekim sizin de ağzınız belki ilk defa, şu anda düzelmiştir. Tebrikler. Hoşça kalınız. Eleştiri zannettiğiniz yeni yapıcı hakaretlerinizi iştiyakla bekliyorum.

Nakşın çilesi Nakkaş

nakis-i.jpeg

Nakkaş ki nakşında gizledi kendini Eliyle taktı boynuna kendi kemendini

Sonsuzluk deryasında hür salınırken Görüntüye girmek diledi erken Dört taraftan uğrayınca belaya Ellerini açtı yüce Mevlaya

Tanrım dedi beni bu dört beladan kurtar Olayım sıdk ile sana hizmetkar

Rab kabul etti bu duayı Hediye etti ona dünyayı

İş çığrından çıkmadan al git Bir zaman uğrama buralara Ey saygısız ve vefasız yiğit

Nakkaş aşkına bulmadı mesken Nakış milyarlarca renge bürünürken

No Comment !

carsi-semazenleri.jpg Çarşı Semazenleri, İzmir Ağustos 2010

Çerağın Birgün söner

clark.jpeg

Adı “Marduk”tu eskiden İki nehir arasında

“Tonyukük” Tiyenşan ormanında Gelince “Sıcak deniz” kıyısına Anası ona “Aşil” dedi,

Çıktı Roma tahtına “Cladiüs”oldu Nice şanlı imparatoru Bir gecede boğdu.

Uzattı Küçük Asya’dan başını “Samsa Çavuş” koydu adını Sultan bulamadı kaydını

Ordular denizleri aştı Görünce Batı'nın yüzünü “Esteban” ın aklı şaştı

Bir zaman durdu oralarda Gönlü kaldı  kuru çöllerde

Odun keserken Dünyanın damında Bindi gemiye çark eyledi

Missisipi'de karar eyledi Hiç dönüşü yok fark eyledi

Jean, John, Giovani Johan Çavuş Thomson’a  dünya vatan

General Clark, Molla Ömer Hesap bir gün tersine döner Senin de çerağın söner

Tombul Sultan'ın Camii

mihrimah.jpeg Mihrimah Sultan 1522-ı578

Kanuni Sultan Süleyman'în kızı Mihrimah Sultan hz. için Mimar Sinan'ın dehasından çıkan  ıki cami ve bir aşk hikayesi hakkında bir soru  üzerine görüşlerimi arzediyorum:

Bu eski bir görüştür. San'at tarihinin yaşlı kurnaz reitingçileri tarafından eski yıllarda uydurulmuştur. Mihrimah Sultan ve Mimar Sinan arasındaki aşk hikayesi de bir fanteziden ibarettir. Söylemin bir başka şekli de şudur: Güya Sinan Mihrimah Sultanı zarif, ince endamlı bir saray güzeli olarak hayal etmiş, Edirnekapı'daki Camii inşa etmiştir. Daha sonra Sultana belki yaşlılığında rastlamış ve tombul ve şekilsiz bir kadın olduğunu görünce Üsküdar'daki geniş saçaklı camii yapmıştır. Bu her iki yorum da yersiz, saygısız ve yanlıştır.

Bu yorumlara Mihrimah Sultan'ın topuklarına kadar inen saçları motivsyonu eklenince olay daha da dramatik bir hal almıştır. Olayın aslı bence şudur: Sinan'ın tüm eserlerinde binanın oturacağı alanın seçimi olağanüstüdür. Her eser sanki ovaların, tepelerin, denizlerin, nehirlerin, göllerin, genel doğal dekoru içinde yer kıvrımlarının  nihai düzenlenmesi gibi görünür. Bu Düzenlenme yaradılmışlardan yola çıkarak Yaradana derin bir teslimiyet ifadesidir. Ustanın her eseri layemut orkestranın bir parçası ve devamıdır.

10_78suleymaniye2.jpg Süleymaniye Camii 1551-1558

Süleymaniye'ye Halıcıoğlu ve Sütlüce sahillerinden bakarsanız o bir tepenin göğe uzantısı gibidir. Sizi izler... Tüm Haliç sahili boyunca saatlerce yürüseniz arkanızdan gelir, hiç bırakmaz peşinizi, deliler gibi dönüp dönüp bakmaktan asla yorulmaz ona doyamazsınız. Üsküdar sahillerinde "kuşkonmaz camii" olarak anılan Şemsi Paşa camii denizden çıkmış, henüz üzerinden billur damlalar süzülen murassa bir mücevher taşıdır.

mihrusk.jpg Üsküdar Mihrimah Camii 1548

Sinanın Mihrimah Camii'nin Üsküdar nushası, Usta'nın oraya, Sultan hz. adına bir de köşk yapması ile "Sultantepe " adını alan tepenin alt tarafındadır. Burada da ihtişam aynıdır. Cami geniş saçakları ile Yukardan kopar aşağıya, denize kadar iner. Aynı Sultan adına yaptırılan Edirnekapıdaki cami ise güneşin battığı kesintisiz bir alanda birden yükselen bir duadır.

e_mihrimah.JPG Edirnekapı Mihrimah Camii 1562-1565

Efendimiz, Sultan Hazretlerinin topuklarına kadar inen lepik saçlarının, yeryüzünü taş ve sıvayla bezemekle görevli bir Hakk dostunu fazla ilgilendireceğini zannetmiyorum... Hem Sinan Sultan'ı nerede ve nasıl görecekti ki ? Slm

No comment !

iftar.jpg

Sapanca, 22 ağustos 2010

Cenazeye giderken korkuyorduk !

kaynak.jpeg Hafız Sadeddin Kaynak 1896-1961

Nezih Uzel (Arşiv'den) Sadeddin Kaynak 27 mayıs ihtilalinden birkaç gün sonra İstanbul'da vefat etti. Cenaze namazına korka korka Beyazıt Camiine gittik. Aman Allahım, bir insan seli.. Namaz kılındıktan sonra tabut musalladan hareket ederken bir kıyamet koptu.. Tüm beyazıt meydanını dolduran onbinlerce insan gök gürültüsünü andıran bir uğultuyla Yunus Emre'nin "ey aşıklar, ey aşıklar gelin Allah diyelim, Bezmi Hakk'a layıklar gelin Allah diyelim "... diyen ilahisine coşkuyla başlayınca sanki Fas'tan Endonezya'ya Tüm islam dünyası "Allah" diyordu. Derviş Himmet güfteli İkinci ilahideki "Ey Muhammmed ümmeti tutun farzı sünneti" mısraına sıra geldiğinde cemaat coşkunun zirvesindeydi. Mesaj kainatı kapladı. Ben elli yıldır bir daha böyle feyyaz bir cenazede bulunmadım. Kaynağın yakınları daha sonra bu iki ilahiyi cenazesinde okunmak üzere bestelemiş olduğunu rivayet ettiler. Rahmetullahialeyh. Şimdi Edirnekapı'da o ilahilerin nuruna sarılı yatıyor.

Ona müslümanlık yakışıyor

obama.jpeg

Plus d’un quart des Américains pensent, à tort, que Barack Obama n’est pas né sur le sol américain. Ils sont également de plus en plus nombreux (18 % de la population américaine aujourd’hui, contre 12 % à son arrivée à la Maison Blanche) à croire que ce dernier est musulman.

Ces chiffres étonnants seraient liés, d’une part, à une mauvaise communication de Barack Obama, notamment au sujet de sa personnalité et de ses croyances, d’autre part, à une campagne massive de désinformation menée par ses opposants politiques, explique Le New York Times. Une désinformation rendue d’autant plus facile que le président, soutenant le projet de mosquée près de Ground Zero, s’est attiré les foudres de nombreuses

associations et hommes politiques. Mais cette prise de position n’est pas à l’origine de ces erreurs : les études montrent que les Américains ignoraient déjà un certain nombre de choses au sujet de leur président avant celle-ci.

Même parmi les démocrates ayant répondu à un sondage repris par le journal, seuls 46 % croient savoir qu’Obama est chrétien, alors qu’ils étaient 55 % en mars., (Courtoisie: New York Times)

Türkçe özet: Amerika Birleşik Devletlerı Cumhurbaşkanı Barak Obama  Beyaz Saray’a geldiğinde %12 Amerikalı müslüman olduğuna  inanırken bu sayının şimdi % 18’e çıktığı belirtiliyor.Başkanın yıkılan Dünya Ticaret Merkezinin boş arsasına bir cami yapılması projesini destekleyişinin bu sonucu doğurduğu açıklanıyor.

Newyork Times’in haberine göre Demokratlar arasında şimdi %46 kişi Obama’nın hırıstiyan olduğuna inanıyor, geçtiğimiz mart ayında ise bu sayı %55’idi. (Teşekkürler New York Times)