Fener-Balat Sendromu

fenerr.jpg(arşiv’den) Avrupa birliği İstanbul’un Fener-Balat semtini onarmak üzere 7 milyon euro ayırmış. Projenin adı “rehabilitasyon” yani “ayağa kaldırmak” Fener, şehrin en eski semtlerinden biri, Halic’in güney kıyısında yer alıyor.Burada vaktiyle “Fenerli Beyler” otururlarmış.

Ünlü Fener Patrikhanesi de aynı yörede yer alıyor... Hemen yanındaki Balat semti de Yahudi mahallesi... “Fenerli Beyler” İstanbul’un fethinde sonra burada kümelenen Bizans ahalisinin neslinden gelme... Devlet hizmetinde bulunuyorlar.

Osmanlı Devleti Avrupa ile olan ilişkilerinde kendilerine güvenmiş... Tercümanlık görevi vermiş... Ayrıca Devletin Doğu Avrupa coğrafyasında yer alan vassal: bağımlı krallıklarına da bu ailelerden yöneticiler gönderiliyor... Oralarda İstanbul’a bağlı Voyvoda, Despot, Kral oluyorlar... Ancak Osmanlı yine de tedbirli ...bir yaramazlık olmasın için o kişilerin oğul kardeş gibi yakın akrabalarını da Başkentte rehin tutuyor.

Fenerli bey’ler son yüz yıla kadar Devlete bağlılık göstermiş lakin Fransız İhtilalinden esinlenen Milliyetçilik rüzgarları onları da sarınca kendi ulusal değerlerine kapılmışlar. Fenerlilerin içinde Panayoti ailesi oldukça meşhur. Tercümanlık görevi üstlenen bu aile, Osmanlıya sonuna kadar sadakat göstermiş... Panayoti’nin mezarı Büyükada’da...

Fener, Ortasında Fener Patrikhanesi ile bir Ortodoks Hırıstiyan mahallesi, Balat Yahudi... Birbirine sırt sırta bu iki semtin evleri iki etnik grubun yaşam biçimine uygun olarak şekillenmiş...İstanbul’un diğer hiçbir köşesinde bulunmayan bu ev biçimleri, öteden beri yabancı mimarların dikkatini çekiyor... Bundan yirmi beş yıl kadar önce İngiltere’den gelen birileri bu evlerin resmini çekmiş ve Batı’ya tanıtmıştı...

Şimdi AB’nin de bir proje ile ortaya çıktığı anlaşılıyor... Ayrıca Fransızların Anadolu Araştırmaları Enstitüsü, Türk asıllı bir Fransız mimarına Fenerle ilgili bir çalışma yaptırıyor... Ben kırk yıl kadar önce Fener’e ilk gittiğimde Vodina caddesindeki evler henüz sağlamdı... Yıllar onları yıktı, bitirdi...

Oralarda Türkçe bilmeyen ve hâlâ Rumca konuşan yaşlı yaşlı insanlar vardı... Hepsi öldüler. Şimdi o evlerde yabancı işgalciler oturuyor... Kimse onlara dokunamıyor... Bazen beş on metre kare bir odada birkaç aile barınıyor... Bu kişileri buralardan nasıl çıkaracaklar ? Evlerin mülkiyetini nasıl tesçil edecekler ? Bilinmiyor...İdarenin işi oldukça zor..

İstanbul’un bunca haraben turab mahallesi ve semti varken, neden yurt dışından bazı kimseler ikide bir Fener lafı edip buraya paralar tahsis ediyorlar...? Kafalarında bir çeşit tedavi kabul etmez Fener-Balat sendromu var...Sanki bir gün Türkler İstanbul’dan çıkacak olurlarsa, yerlerine gelecek kişileri şimdiden saptamak gibi gizli bir tavırları var...

Kıbrıs konusuna kendi istekleri doğrultusunda yön vermeyi başardıklarına göre, acaba İstanbul’la ilgili bir şeyler mi hazırlıyorlar ? Aslında Fener’in mimarisi ve bu mimariyi ortaya çıkaran tarihsel-sosyal faktörler son derecede ilginç ve araştırmaya değer...ama acaba tek amaç mimarlık mı ? başka şeyler olmasın ? (Arşiv’den)