Mevlevilik Soytarılık Değildir

sema.jpg(Arşi'den)

İçinde bulunduğumuz aralık ayında, ülkemizde ve Bazı yabancı ülkelerde Sema gösterileriyle Mevlana anma toplantıları yapılıyor. Hz Pir’in şehri Konya kırkbeş yıldan beri bu toplantılara sahne oluyor. Önceki yıllarda ihtifal adı verilen toplantıları rahmetli Konya Belediye Başkanı,Mesnevi mütercimi Muhlis Koner başlatmıştı. İhtifal Şair Fevzi Halıcı’nın başkanlığında Konya Turizm Derneği’nce uzun yıllar devam ettirildi. Sonra TC Kültür Bakanlığı devreye girdi. Şimdi birkaç yıldan bu yana bu dönem sürüyor.

Gerek eski Turizm Derneği ve gerekse şimdiki Kültür Bakanlığı döneminde Sema hep Gösteri olarak anılmıştır. Bu kelime yanlıştır. Sema gösteri olamaz... Kime neyi gösteriyoruz...? Bir çeşit İbadet ve Zikr olan Sema’a gösteri demek insanların inançlarıyle alay etmektir.Laikliğe aykırıdır. Sema’a iştirak gereklidir.Yani sema eden kişileri uzaklardan gözle takip etmek dahi geleneğin bu gün ulaştığı noktada iştirak sayılır.Mevlevi Mukabelesi’ nin en güçlü ve yabancıları en çok etkileyen yanı da budur.

Sema bir sahne gösterisi olmadığı gibi Semazen de bir oyuncu değildir. Birkaç yıldır Konya’da bir ikilem yaşanıyor. Konya Belediyesi tarafından düzenlenen toplantılarda Sema yoktur. Müzik dahi çok az yer tutuyor. Konya Vilayet makamı ise düzenlemelerinde Sema’a geniş yer vermiştir. Konya’da Belediye’nin Mevlana’sı ile Vilayetin Mevlana’ sı aynı değildir. Biri sema ediyor diğeri etmiyor... Arada inanılmaz bir yorum farkı var.

Mevlevi olan kişi bu yüzlerce yıllık geleneğin adını, sanını bilen kişidir.Konya’ da yatan Büyük Veli’nin yaşam ve ruhunda yankılanan ve çok eskilere dayanan bir Türk geleneğinin sürücüsü olan Mevleviler vaktiyle devlet ortağıydı, şimdi çağdaş toplumun bir köşesinde yer alma yarışına girmişlerdir. Ancak bu yarışın gerekleri de var... Bir defa bunun bir İslam geleneği olduğunu bileceksin... Dinde yasak olan tarikatta cinayettir. Mevlevilik ciddi bir iştir. Mevlevilik soytarılık değildir. Gelecekte de olmayacaktır.

Her devrin kendine göre bir yorumu var... Her devrin kendi dili var... İfade araçları zaman içinde çoğalıp çeşitlense de konular modaya uygundur. Bu devir Mevleviliği “sema” gösterileri ile tanıdı... Elbette bu koca kültürel birikim sadece “sema” gösterileri olamaz... Ola ki gelecek bir devir bundan hazetmeyebilir, veya yeterli bulmayabilir... O zaman yeni bir çağ açılacak ve Mevlana o çağa da hitap edecektir... İnsanların, maddenin yanında, mânâya ait neye ihtiyaçları  olursa bu sistemin içinde hepsi var...

Şimdilik konuyu bozmadan, saptırmadan, çarpıtmadan götürmeli... Gelecek yüzyılların küreselleşmiş dünyasına bir renk olarak sunabilmek için... Maddenin saltanatı belki karşıtını da getirecek ve bir gün ruha yeşil ışık yakacaktır...O zaman böyle şeyler lazım olur... (Arşivden güncellendi)