Siyasi cinayet kumpanyası

147489561.jpg images1.jpg imagesca3skbp7.jpg

Şarkın en gelişkin isimlerinden İmamı Gazali daha on üçüncü yüzyılda Bağdat’ta “insanlar hukuksuz, adaletsiz ve devletsiz kalırlarsa daimi kavgalarla birbirlerini yok ederler” diyordu.

Osmanlı sultanı  Genç Osman’ı, Sultan III. Selim’i ve Libya devlet Başkanı Muammer Kaddafi’yi işkenceyle öldürenler, hukuksuz ve devletsiz kalmış işte o insanlardır. Bunlar aynı teknenin hamurundan yoğrulmuşlardır. Bu kişiler değişen hukuki şartlar dolayısı ile işledikleri menhus cinayete karşılık ceza görmeyeceklerine inanan vahşi yaratıklardır. Buna tarihte “siyasi cinayet” adı takılmıştır

Bunlar parçaladıkları adamın ölümü hak edip etmediğine bakmazlar, sadece cinayetlerinin cezasız kalacağına inanmışlardır. İmparator Sezar’ı öldüren 14. Roma taburu, Osmanlı sultanı II. Osman’ı Yedikule zindanlarında telef eden 64. yeniçeri Ortası ve Sultan III. Selim’i Sarayında hançerleyen güçler hep aynı kişilerdir.

II. Osman etrafını saran Yeniçerilere “ Bana yaptığınız eziyeti hangi kul efendisine yapmıştır. Yarın sizin de başınıza bu gelebilir” diye haykırıyordu. III. Selim saatlerce süren can çekişmesi sırsında “bir az önce padişahtım, bakın ne hale geldim, Allahtan kormuyormusunuz” diyordu. Kaddafi “bana yaptığınız haramdır” diye bağırıyordu.

Kendisine devlet teslim edilmiş bir insana hatasından dolayı verilecek en büyük ceza onu alaşağı etmektir. Bir Devlet adamı için makamından olmak ölümden beterdir.  Devlet adamının görevine ve yaşamına son verenler vaktiyle onu iktidara getirmiş olan kişiler değil midir ? Hatalıysa suçun yarısı da o kişilere aittir. Kendi suçlarını neden başka bir bir “nevi beşer”in sırtına yüklerler ki ?

Halklara hizmet etmek zordur. Bazen sonu hazin olur Rabbim kimselere vermesin.