Yine tepki anayasası

Yine tepki anayasası yapacaklar, yine aynı şey olacak, yine önceki darbelerden sonra yaptıkları gibi bu defa da “niteliksiz çoğunluk” darbesi tehlikesine karşı “nitelikli azınlık” anayasası yapacaklar. Memlekette en “niteliklilerin” kendileri olduğuna inandıkları için.. bekleyin göreceksiniz.

Hiçbir zaman işe yarar bir anayasa yapmaları olanağı yoktur. Çünkü bu adamların kendileri işe yaramaz. İşe yaramayan kişilerden işe yarar iş beklenir mi ?
 
Ülke gelişmiş, ülke yeni ufuklara yönelmiş, ülkenin yaşam dinamikleri yeni enerji kaynaklarına ulaşmış, hiç haberleri yoktur. Kendi sınıfsal mantıkları içinde, kanadı yanmış, çukura düşmüş kelebekler gibi çırpınıp dururlar.

Türkiyede yakın zamanda yapılmış tek ve gerçek Anayasa Mustafa Kemal’in “milli hakimiyet” esasına dayalı anayasasıdır. Bu ise bu beylerin unuttuğu bir tarih sürecinin ürünür. Lafını bile etmiyorlar. Sanki fikren yeni doğmuş gibi hep kendi yaşları boyutunda laflar söylüyorlar. Boyları pek kısa olduğuna ulaşabildikleri yere kadar konuşuyorlar,  TV’deki tartışmalara dikkate ediyor musunuz en ufak bir ümit yok.. çaresiz.. Bunlar yine tepki anayasası yapacaklar.

Mustafa Kemal’in anayasası da bir tepki anayasasıydı. Ama haklı ve meşru bir zemine dayanıyordu. Çürümüş, yok olmuş, tarih sahnesinden çekilmiş bir siyasi düzene tepki anayasasıydı.. Savaşta yenilmiş, devleti yenilince halkının da yenildiği farzedilen bir ülkeye getirilen bir hasta adam reçetesiydi. Tam yerine oturdu. Zira o büyük adam kötülüğün temelini ve hastalığın ilacını biliyordu. Şu sözlere dikkat ediniz : “ülkemize saldıranlar Türk devletini yenmekle Türk halkının temel yaşam unsurlarını da yok ettiklerini zannettiler işte orada yanıldlar. “

Bu yanılgiyı görebilen çağında tek adamdı Mustafa Kemal.. Ardı ardına gelen savaşlarda yorulmuş, devleti yok olmuş, bitkin, mecali kalmamış, ölmekten başka niyeti olmayan bir toplumda hala var olan hayat damarlarını isabetle görmüş ve oradan hareketle ve bir grup insanla birlikte dünya tarihindeki en dehşetli direnişlerden birini hazırlamıştı.

Bu direniş “Tekalifi Askeriye kanunu” adı ile düşünülüp çıkarılan ve başarı ile uygulanan bir kanuna dayanıyordu. Buna göre ülkede her ev, her ocak, her konak savaş için hazırlanan askerin masraflarına fiilen katılıyordu.

Ne yazık ki bir Atatürk anayasası yapmak Atatürk gibi olmayı gerektiriyor… Acaba anayasacıların aralarında tek bir Atatürk var mı? Aranızda Atatürk var mı ? Şair Behçet Kemal Çağlar ellili yıllarda bir toplantıda karşısına dizilen gençlere heyecanla bakarak o eşsiz onuncu yıl ruhuyla  “Siz hepiniz Atatürk'sünüz.. Mustafa Kemal'ler yirmi yaşında" demişti. Şimdi o gençlerin hepsi yetmişleri geçti, ve yeni gelenler Atatürk'ü bilmiyor.. Resimleri duvarlarda, öyküsü raflarda sıra sıra bekleyen tarih kitaplarında kimsesiz kaldı..

Bir Atatürk anayasası’nın acilen yapılması gerekiyor. Anayasa hukukumuzun  ruhuna inebilen yürekli bir Atatürkçu, Atatürkü model seçerek bu görevi başarı ile yerine getirebilir.. Bir anayasa nedir ? nasıl yazılır ? nasıl uygulanır  ? bize anlatabilir. Öyle değilse vay halimize, yine tepki anayasası.. yine babası belirsiz bir anayasa, yine ne kadar süreceği belli olmayacak yeni tartışmalar.. yeni sarsıntılar, yeni sıkıntılar.

Terzi yeteneksiz ise biçtiği elbise vücuda uymuyor. Ne makas, ne iğne tutuyor, eli ayağı dolaşıyor, ihtiyarlamış artık sesi çıkmıyor “Delf mabedinn kâhini gibi.. Bilirsiniz, kâhinin soluğu azalıp lafları duyulmaz olunca, Yunanistan’ın o zamanki akıllı adamları sormuşlar:
-Ne oldu sana ? Ordular sefere çıkarken sana danışırlardı, şimdi ne oldu ? Kâhin derinden gelen bir sesle cevap vermiş:
-İhtiyarladım.