Adliye siyasete soyundu

   Adliyenin siyasete müdahalesi hayra alamet değildir. Bir ülkenin eline teslim edildiği siyaset, eğer her attığı adımda karşısında adliyeyi bulacaksa o ülkenin hiç bir sorunu, hiç bir yerde, hiçbir zaman halledilemeyecektir. Eğer adliye sorunların hallinde birinci başvuru makamı ise siyasete ne luzum var ? Kurun sandıkları, seçin hakimleri, yönetsinler ülkeyi... Neden hakimler varken siyasiler işe karışıyor ki ?

Neyin nasıl yapılacağını bilmeyen, bilse de görevi söylemek olmayan, sadece  ikide bir ortaya çıkıp “yapma… yapamazsın ” diyen bir adaletle bir ülke nasıl yönetilecek ?

1984 Anayasasından beri Türkiyeyi, işgal altında tutan yargıçlar otokrasisinden bizar kalmış hiç bir siyasi yoktur bu ülkede… Siyasilerin siyaset bilmedikleri, hukuktan anlamadıkları çıkardıkları kanunlarla hukuğu ihlal ettikleri doğru olabilir, ancak bu yeni bir hukuki kararla önlenemez. Hukuk burada sadece fikrini söyler, siyasileri var kılan kamu oyu da bu tavsiye doğrultusunda ne yapacağına, nasıl ve ne zaman yapacağına  karar verir. Kısacası son değerlendirme için seçim bekler. Siyasi  kararlara  adliyenin direkt müdahalesi kamu hukuğunu yok saymaktır. Bunun sonu nereye varır, bu ülkeyi kim idare eder. Bu halkı kim  temsil eder…?

Anayasa mahkemesi bir diktadır. Bu diktayı kuranlar vaktiyle bu ülkeyi darbelerle muma  çevirip şimdi, de haklarında  tarihin vereceği hükmü bekleyen mütegallibelerdir. İktidar hırsızlarıdır. Ülkenin kamu hukukuna saldırıp siyasetini tahrip ettikten sonra çıkardıklar yasaları şimdi Anayasa Mahkemesi uyguluyor. Kırk yılda arka arkaya gelen  iki hükümet darbesi ve kamu hukuku ihlalı arkası kesilmeden devam ediyor.

Anayasa mahkemesi ülkenin siyasetine bir darbe daha vurmuştur. Vaktiyle çeşitli baskılarla AKP’yi kapayamayan Mahkeme DTP’yi dişine uygun buldu. Siyasi parti kapatmakla demokrasi olsaydı zaten parti açmanın da gereği olmazdı. Kapatılmayı bekleyen partilerle siyaset nasıl olur ? Parti kapatmak  o siyasi partinin temsil ettiği kütleleri topluca cezalandırmaktır. Bu kadar insan sandık başına boşuna mı gitti ? Bir milletvekilinin milletvekilliğini sen nasıl kaldırırsın ? ona oy veren  binlerce insanın namusu olan o güzelim oyları nasıl tahrip edersin ?… Bu tutum seçime hile karıştırmak değil de nedir ? bir ülke düşünün ki mahkemesi hile yapıyor…

Bu ne biçim demokrasidir ki bu demokrasiye yargıçlar karar veriyor ? Bu nasıl bir tablodur ki seçimle gelmiş bir milletvekilini Ankara'da bir yargıç azarlıyor: "Hizaya gel" diye tavsiyelerde bulunuyor. Nereye gitti Meclis 'in dokunulmazlığı ? nereye gitti o milletvekilinin şerefi ? namusu ? asaleti otoritesi  ? Kanun yapan adama bu saldırı neden ? Milletvekilinin milletvekilliği yargıcın merhametine mi kalmıştır ? Onu seçenler nerede ? Bunun kamu hukuku nerede ? hani “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindi” “Seçilmişle atanmış” aynıdır diyenlerin şu ulaştıkları noktaya bakınız. "Biz de siyasi partiler gibi gücümüzü Anayasa’dan alıyoruz" diyorlar…Nasıl ve ne hakla ? Bu nasıl bir adliyedir ki demokratik seçimle gelmiş bir siyasi oluşumu darbe hukukuyla yeryüzünden silmeye çalışıyor.

İlkel bir kararla karşı karşıyayız. Mahkeme siyasi partiyi kapatma kararının gerekçelerini açıklarken İspanya’nın Batasuna’sını, Irlanda’nın İra’sını ve daha bilmem nerenin nesini karıştırarak kendini temize çıkarmayı deniyor, hakkında ileri  sürülecek eleştirilerin peşinen önünü kesmek için… Demokrasi adına demokrasiyi yıkmak işte tam budur. Siyasi yaşamda yeri olmayan, hukuk sarhoşluğuna tutulmuş  bir mahkeme,  "Demokrasi diye, demokrasi diye demokrasiyi tepeliyor. Bunun başka bir şekline  vaktiyle Osmanlı aydınları "kanun diye, kanun diye kanun tepelendi" demişler.

Sonuç kötüdür, “bu Mahkeme Türkiye’ye yararlı değildir. Hangi yetkilerle donatılmışsa o yetkiler kamu vicdanında yasa dışıdır. Elinden alınmalıdır. Gelecek zamanı düşünen her siyasetçi bu Mahkeme’nin yetkilerini, elinden almak için Meclis Kürsüsünden çaba harcamalıdır.Kendi üretiği hukuku kendisine karşı kullanan bir mahkemeye Meclis daha ne zamana kadar tahammül gösterecek. ? Kendi varlığına kasdetmiş hangi kuruluş her çeşit derdi başından atmaya çalışmaz ?

Bu iş ciddidir. Yargıçlar durdurulmalıdır. Bu çılgınlığın önüne geçilmelidir.  Siyaset ve Adliyeye  tez vakitte birlikte var olma yolu açılıncaya kadar hepimiz dünya üzerinde yatacak başka bir yer bulmak zorundayız. Ülkeyi kaoslardan kurtarıp ortalığı temizleyecek bir adliye ve siyaset ilişkisi  gelene kadar bir yerlere sığınıp beklemeliyiz.