Olur'la Olmaz Bitpazarında

dscf3115.JPG

-Bu evde çok eşya birikti birazını atalım…
-Olmaz…
-Neden olmaz
-Atmak almaktan zordur…
-Bunların çoğunu sen aldın…
Aldımsa ne oldu ?
-Hadi şimdi at bakalım,
-Atmak için mi aldım ?
-Ya ne için aldın ?
Marketlerde eğlenmek için ?
-Yeter eğlendiğin şimdi de atarak eğlen…

-Ata biliyorsan, sen at
-Ben atmam satarım…
-Nerede satarsın ?
Bit pazarında, hadi gidelim…
-Olmaz…
-Neden olmaz, pırtıları satacağız ya…
Satmasak olmaz mı ?
-Hem satsak hem satmasak
Olur’la Olmaz evden kırk dökük, eski püskü, bazen de neden alındığı ? ne işe yarayacağı ? bilinmeden alınmış yepyeni eşyaları, naylon torbalara oldurup bit pazarının  yolunu tuttular. Pazar şehre yakın yerde çöplüğün yanındaydı. Burada satılanlar satılır, kalanlar akşamüstü çöplüğe atılırdı. Buraya birkaç sınıf halk gelirdi: Sabah zıpırlığa meraklı zenginler, öğle üzeri ucuz mal arayanlar, öğleden sonra bedavacılar, çöplük saatinde de lümpen proleteryanın saygıdeğer eşrafı, kokulu yığınları eşelemeye gelirdi. Olur sordu:
-Burada ne satıyorsunuz ?
Bit
-Bit mi ?
-Evet !
Bit’i kim alır ?
-Bit’in üzerinde gezindiği malları alıyorlar…
Bit ne oluyor ?
-Atıyorlar… Ama artık buralarda bit fazla görülmüyor, kene daha çok… Buranın adı değişti, şimdi “kene” pazarı…
-Bit mi pahalı, kene mi ?
Bit daha pahalı, kene tehlike…

-Bu kaç para ?
-İki lira…
Çalışır mı ?
-Çalışmazsa atarsın
-O zaman neden iki lira verip alayım ki ?
-İki lira “ya çalışırsa …” parası, ben çalışacağını bilseydim sana iki lira der miydim ?

Olur’la olmaz bu sözlere yandan kulak verince “Bit pazarı” mantığını bi anda kavradılar. Olur dedi ki:
-Biz buraya hep çalışmayacak şeyler dizelim, çalışan olursa, alan sevinir…
Öyle yaptılar.

Bu yazı Olur'la Olmaz Muhabbeti kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.