Olur’la Olmaz Muhabbeti

ikizler.gif

İki kardeş vardı, bunlar ikizdi, birinin anı “Olur…��? diğerinin adı “**Olmaz…**��? dı.

Olur’la Olmaz aynı değillerdi. Olur kambur, Olmaz uzun boyluydu. Olur suratsız, olmaz güleçti. Karakterleri de aynı değildi, Birinin ak dediğine diğeri kara der, birinin kara dediğine, diğeri ak derdi… Boyuna dalaşırlardı. Anaları babaları bunlardan bıkkınlık getirmişti, yaşları onbire varmıştı. Acaba bütün ömürleri böyle mi olacaktı ?

Biri uçurtma uçurmak ister diğeri “olmaz��? derdi. Biri çember çevirmek ister, öbürü kızardı.  Biri körebe oynayalım der, diğeri “hayır��? derdi. Biri şurada duralım der, öbürü yürür giderdi. Biri kuş tutayım der, diğeri “bırak gitsin��? derdi, biri çiş edeyim der, öbürü itiraz ederdi. Olur deyen “olmaz��?  diyenin saçını başını yolardı, olmaz diyen olur diyeni tekme tokat döverdi.

Bir gün Olur’la Olmaz bir araya geldi, babaları şaşırdı, anneleri hayret etti…Babaları onları sevdi , anneleri kuşkuyla pirelendi. Anne **Olur’**dan yana, Baba Olmaz’dan yana çıktı, başladılar onlar da döğüşmeye. Şimdi artık sadece ikizler değil, bunların ana babalar da döğüşmeye başlamışlardı

Komşular araya girdi. Olur “olmaz��? dedi**. Olmaz** “olur��? dedi. OIur bazen olacak şeylere “olmaz��? der, Olmaz da bazen olmayacak şeylere “olur��? derdi. “Olur��? diyenin tarafındaki komşularla “olmaz��? diyenin tarafındaki komşular  bir arada durdular. bazı komşular **Olur’**un yanında yer aldılar, bazı komşular Olmaz’ın yanında durdular…Karşı karşıya gelmişlerdi, bir sırada Olur ve anası, diğer sırada Olmaz ve babası… Her iki tarafı tutan komşular da karşı karşıya hizaya girmişlerdi… Karşı karşıya gelmede anlaşmışlardı. O anda Olur’larla  Olmaz’lar ihtilafta ittifak halindeydiler.  Anlaşmazlıkta birleşmişlerdi. Ayrıcalıkta mükemmel uyum içindeydiler. Kararsızlıkta iyice kararlıydılar. Bakışıp duruyorlardı, derken Olmaz, Olur’a bir çelme taktı…. Haydaaaaaaa tüm takım birbirine girdi, çelmeler, tekmeler, tokatların ardı arkası kesilmedi…  Yeryüzü velveleyle sarsıldı.

Olurcu’larla olmazcı’lar kıyasıya döğüştüler. İçlerinden biri çıktı, döğüşün orta yerinde bağırmaya başladı…“neden olmaz…��? Biri daha çıktı, “şundan olmaz…��? haydi bir döğüş daha… Bu defa  “Neden olurcularla-neden olmazcılar…��? kıyasıya kapıştılar. Durup durup birbirlerine giriyorlardı. Bazen yatışıyor, bazen yeniden canlanıyorlardı, bir ara  Kavga iyice alevlendi. Ortalık doğal ateşli kanlı  bir savaş alanına döndü, Sonra savaş çığrından çıktı. Namus şeref, onur haysiyet kalmadı zafer tehlikeye düştü. Zafer arayanlar  sıvıştı, döğüşenler yılıştı, bu işe uzaktan bakanlar alıştı.   eskiden vuran, durur beklerdi sonradan  vuran kaçtı, vurulan kaçtı bir yerlere saklandılar, vuranla vurulan yok oldu. Alttaki ile üstteki dertop oldu.

Taraflar karıştı.döğüşten bıkanlar barıştı. Bazıları kim vurduya gitti, bazıları kim vurmadıya…bazıları kimin vurduğunu bildi, bazıları hiç  bilmedi ebediyete kadar... Taraflar iyice kızışıp teknoloji kurdular yeni silahlar üretmek için kolları sıvadılar. Onlar da girdi işin içine... silahçılar da döğüşe katıldı…İşte bu olmadı, Onlar sağa sola, yukarı aşağı, öne arkaya bakan bir takım malumatlı tüccar kişilerdi, onlara ne oluyordu ki ? Sanki kıyamet günündeydiler, sanki mahşer günündeydiler. Hep birlikte nazlı nazlı döğüşüyorlardı. Bazen aşırı hızlanıyor, bazen iyice yavaşlıyorlardı. Döğüşerek sevişiyorlar, sevişerek döğüşüyorlardı.

Ne hikmet oldu anlaşılmadı,  Acaba iyinin kötünün, karganın sümbülün, saksağanın bülbülün, domuzun camızın, huylunun  huysuzun, kurdun kuşun, zorba’nın çorba’nın, nefes’în kafes’in, ayının dayının, teyzenin amcanın,   bütün düzenlerin karıştığı, şekillerin renklerin bozulup şeytanın melek, meleğin şeytan olduğu bir çeşit uyduruk kıyamet mi kopmuştu ? Belki kıyamet işte buydu. döğüşler devam ediyor. Bu bir düş müdür**.** Kimseler böyle bir  şey görmüş müdür. Rabbim sana sığındım. Kulunu akıldan yoksun eyleme...

Müracaatımı kabul eyle.