Generaller'in Savaş Aşkı

5fcbfab80e.jpg200px-goltz-portrait.jpg

       Clausewitz         Goltz Paşa Â

Kanalda bir emekli general ünlü televizyoncu Uğur Dündar’a Alman savaş filozofu Clausewitz’in “savaş politikanın devamıdır” düşüncesini aşıladı. Uğur Dündar mest oldu. Cümleyi tekrarladı durdu, ben sonuna yetiştim. Aralarında geçen konuşmanın baş tarafını kaçırdım ama emekli generalin bakışlarından, Uğur Dündar’ın hayran tavırlarından işin öncesini az çok fark edebildim.

1780-1831 yılları arasında yaşamış Alman generali ve savaş filozofu Carl Von Clausewitz ‘in bu ünlü cümlesi dünyanın tüm askeri okullarında okutulan “Vom Kriege: Savaş üzerine” isimli eserinde yer alır. Bu eser Alman Prusya savaş geleneğinin ana yasasıdır. Bu anayasanın temel direği olan savaş politikanın devamıdır” cümlesi Lenin’den Hitler’e, Stalin'den Mao'ya, Oturan Öküz'den, General Koster'e  kadar yeryüzünde tüm savaşan liderlerin kalplerine altın harflerle yazılmış, ruhlarına ibrişimle sarılmış, kafalarına demir kazıkla çakılmış, beyinlerine çelik halatla bağlanmıştır...

Politikacıların peşinden koştuğu tüm 19 yüzyıl generallerine ilham veren bu eserde Clausewitz’in, filozof **Hegel’**den etkilendiği söylenir. İlk defa 13 yaşında savaşa katılmış, ulaşılmaz şöhretini Napolyon zamanı Fransa ile yapılan savaşlarda kazanmış, 38 yaşında tümgeneral olmuşÂ Clausewitz için savaş "tıkanmış bir politikanın kaçınılmaz sonucudur." Â

Clausewitz'in savaş ilkeleri içinde en önemli olanı "Topyekün savaş" teorisidir. General diyor ki: "sadece ordular değil, sivil halklar da savaşmalıdır. Bir savaşta sivillerin ve devleti yöneten siyasilerin hayatta kalma şansları askerlerden fazla değildir. Belki daha fazla risk altındadırlar" Böylece Clausewtz'in  savaş tarzında o zaman kadar sadece askerlerden beklenen gayret, teorik olarak sivil halka da yönelmiş ve büyük insan kitleleri kendilerini ateş ve kan dolu bir gayya kuyusunun  için de bulmuşlardır. Bu olayın  en ileri örneği Birinci ve İkinci dünya savaşlarıdır. Â

Clausewitz’in yakın zamanda en ileri çırağı, Almanya’yı ölümcül bir savaşa sürüklemiş olan Adolf Hitler’dir. Clausewitz’in  ölümünden yüz yıl sonra dünyaya gelen Hitlerin savaş sırasında generalleri ile tartışırken “ Ben Clausewitz’i okudum, sizden öğrenecek hiçbir şeyim yok…” dediği anlatılır.

**Clausewitz’**in geliştirdiği Alman Prusya Savaş ekolünü, ülkemizde temsil etmiş olan kişi, Osmanlı Harbiye mektebinde birkaç nesil öğrenci yetiştirmiş olan ünlü general Von der Goltz’dur. Genç öğrencileri ona o zaman Goltz Paşa demişler. Doğuya geldikten sonra sevimli bir ihtiyar pozuna bürünen bu kaskatı Prusya generalinin, en ünlü cümlesi şudur: “savaş nimettir”

Goltz Paşa’ya göre “savaş insanlığa alabildiğine geniş teknik ve bilim kapıları açan, ulusların yeteneklerini harekete geçiren ve onlara parlak gelecekler vaad eden, dünyanın henüz dokunulmamış enerji kaynaklarını gün ışığına çıkaran “bir çeşit silahlı politikadan başka bir şey değildir. Goltz Paşa bu alanda mensup olduğu ekolün kurucusu “**Clausewitz"**i de aşmış açıkça savaş savunucusu olmuştur. Paşa savaşa aşıktır. İnsanlığın savaşla düzeleceğine inanmıştır. İnsanlar eğer durmaksızın birbirlerini yerlerse seçilerek doğacak çocuklar daha akıllı ve daha yetenekli olurlar, demeye getiriyor. Kimbilir belki de haklıdır…Â

Clausewitz’in adı onbir eylül terörist saldırısından sonra ABD’de duyulmuştu. Afgan ve daha sonra Irak savaşına hazırlanan Pentagon generallerinin hangi etki alanı altında olduğunu inceleyen Amerikan savaş yazarları, onların “Clausewitz ekolünün devamı” olduklarını dile getirmişlerdi. Olaylar bu görüşleri doğruladı, Amerikalılar, Afganistan'da Taliban’la Orta Asya’nın doğal gazı  ve Irak'ta Saddam’la  petrol kuyuları  konusunda anlaşmaya varamayınca göstermelik  bahanelerle üzerlerine saldırdılar. Masa konuşmaları bitmiş, sıra silaha gelmişti. **Afganistan’**da bir günde kullandıkları bombalara o ülkenin açlarını bir yıl doyuracak kadar para harcadılar. Tüm ülkeyi mayınladılar.

Savaş politikanın devamıdır. Laf bitince silah konuşur…diyerek iki yüz yıldır şu güzelim dünyayı cadı kazanına çeviren  Prusya generalleri ve yetiştirdiği silahlı neslin “savaşın nimetlerine “ rağmen Osmanlı toprağını savunamadığı Goltz Paşa, şu sonucu görselerdi acaba ne derlerdi ?

Bence Clausewitz'in **"savaş"** ekolü artık iflas etmelidir.  Artık hiç bir politika savaşla sona ermemelidir. Hiçbir savaş politikanın devamı olmamalıdır. Ülkeleri için ölmesini bilen değil, yaşamasını bilen insanlara sıra gelmelidir. Hiçbir zaman Silah söz'ün yerini almamalıdır. İnsanoğlu savaşa lâyik değildir.

Eskiler "Hazır ol cenge ister isen sulh ü sâlâh" demişler. Bu cümleyi şimdi şöyle söylemelidir: "Hazır ol bilim ve teknolojiye ister isen sulh ü sâlâh".