Uluslararası Mevlânâ Kongresi

mevlana_seated_large.jpg Fazilete dedim ki Gaaak. Guuuk.

-    Hoca o Kongreye gidecek mi ?

-    Hayır gitmeyecek...Gaaak

-    Neden ? Guk

-   Ne salak kargasın, adamın yazdığı yazıyı okumadın mı ?

-   Hangi yazıyı ? Tıkır.

-   Rezalet, beni deli etme "Mevlana Tanrı aşkıdır" başlıklı yazıyı... tak.Tuk.Tısss.

-   Hangi yerde ?

-   "Dervishe" bölümünde aç oku... Okuman yoksa sana yardım edeyim. Gaak.

Fazilet'in dediğini yaptım... Hocanın "ex oriente..." gazetesinden ilgili sayfayı buldum, okudum.Gaaak. Guk. Aman yarappi, adamları yerden yere vurmuş, gaaak. Mevlânâ kongresi yapacakların cılkını çıkarmış gaaak. guk. "Bunların kongre falan yapacağı yok kendilerini anlatacaklar, sıkılıp dışarı çıkacaklar, tavanlara bakacaklar" diyor... Fazilet dedi ki:

-O yazıyı yazan o Kongreye gider mi ?

-Haklısın Fazilet gitmez... Ben olsam, ben de gitmem.

Aslında ben Karga kafamla bu işin böyle olduğunu anlamamıştım...Gaaak guk. Pazartesi sabahı telefon çalıp Hocayı davet ettiklerinde sevinmiştim. Gaaak guk, meğer Hoca olacakları bildiğine, birkaç gün önce o yazıyı yazmış, işi damardan kesmiş. Gaaak Guk. Şimdi ne olacak ? Fazilet dedi ki : gaaak. guruk. (üzüntü sesi)

- Bu sene Hoca'nın Mevleviliğinin 50. yılı. Adam 1956'da beri Konya yollarında Mevlânâ kapısında, yapacağını yapmış, söyleyeceğini söylemiş, çalacağını çalmış, dinleyeceğini dinlemiş. Gaak. Guuuk. Artık kimseye ihtiyacı yok... Billurdan bir kule kurmuş, içine girmiş saklanmış, guuuk. Altın ipliği ile koza örmüş. Büzülüp kıvrılmış, mutasyon bekliyor, delip çıkmaya niyeti yok.   Gaaak. Cenabı Hak kanat verse uçmaz. Guuuuk.

Şems'le Mevlânâ gibi bir odaya kapanmış**. Piri** ile başbaşa...Gaaaak. Tıssss. Şeyhi ile diz dize... Ne Kongre dinler, ne Kültür bakanlığı... Ne de uluslararası laf panayırı. Geceler boyu bekliyor, belki mürsel bir derviş kapısını çalar da birlikte çay içer, can   sohbeti yaparlar diye... Onun Mevlânâ'sı Konya'da değil, yanıbaşında... Kalbinin taaa içinde... Uluslararası-ekmekarası Kongrelerde değil, hergün güneş gibi alnının ortasında... Geceleri ay ışığı oluyor. Hey gidi rezalet, anlamıyorsun değil mi ?   keşke sen de derviş olsaydın... Gaaaaaark.Guruk.

Fazileti dinledim...dinledim...gerçekten hiçbir şey anlamadım. O başka, ben başka, gaaaaak. Acaba hangi diyarlarda geziyor...? Guuuk, Hangi denizlerde yelken açıyor... ? Hangi çöplüklerde uçuyur... ? Bu zamanda böyle bir Karga görülmemiş, halbuki bana uysa, Hocayı birlikte kandırsak, Kongre salonuna doğru uçsak... hep beraber yiyip içsek, bol yıldızlı otellerde bedava yatsak,  süslü salonlarda otursak, çay saatinde maroken koltuklara gömülsek   koca koca bilginlerden "merdüm nüvaz": insanı okşayan laflar dinlesek... guuuuk. Onlar söylese biz ağlasak, onlar  ağlasa biz gülsek... adamlar sevinse, biz sevinsek, kötü mü olur ?   Fazilet'e dedim ki:

-Haydi, Hocayı kandıralım da gidelim  o Kongre'ye, Gaaaak. Guk.

Fazilet güldü.... O gülünce ben de güldüm... Sonra hür ufuklara doğru uçtuk.