TC Dışişleri bakanı Abdullah Gül gazetecileri azarlayarak “bir haber yazmadan önce bize sorun” dedi. Böylece biz gazetecileri “hükümetin özel yazıcıları” olarak düşündüğünü açıkladı... Bir ufak nokta var... Sizin doğrularınız ile bizim doğrularımız aynı değildir. Bakış açılarımız da farklıdır. Bu bir “görev” farkıdır. Bir gazetenin bir köşesine düşen bir haber, yüzyıllar sonra dahi okunabiliyor...
Bizim için görev olan sorular sizin için vatana ihanettir... Gazetecilik kurulduğundan beri ülke yöneticileri ile gazeteciler arasındaki kavga son bulmamıştır. Ne var ki, bir ülkede doğruların ortaya çıkması için de bundan daha ileri bir sistem bulunamamıştır. Siz iktidara geldiğinizden bu yana her gün eğitim görerek “yuvarlak laf söyleme” uzmanı kesildiniz. Siz halka “hiçbir şey söylemiyorsunuz” sayın bakan... Ne soralım size ? CİA uçakları geceleri ıssız hava alanlarına inip “Amerika'ya karşı olanları” toplayıp götürüyor, işkence ediyor ne dersiniz ? ” dedik “yok öyle şey...” dediniz. Sonra yabancı gazetelerde okuduk. Suriye'ye giden İran uçaklarını indirip kontrol ettiğimizi haftalar sonra batı medyasından öğrenip yazdık ödünüz koptu, Sizin söylemediklerinizi onlar söylüyor...Artık sorun bitti. Sizden alınamayacak haberleri, Batı'dan alabiliriz, tabii yine görüş farklarıyla... Allah sonumuzu hayretsin. Sayın bakan “Biz barıştan yanayız” demek hiçbir şey söylememektir. Yeryüzünde hiç barıştan yana olmayan var mı ? Dünyada her gün patlayan silahların tetiklerini hep “barıştan yana” olanlar çekiyor... Savaşları hep barıştan yana olanlar çıkarıyor... İnsanlar evlerinde, sokaklarda, meydanlarda sapır sapır dökülürken siz “Barış” gazelleri okuyorsunuz. Dünyanın sadece ve sadece “Kuvvet dengesi” ile ayakta durduğunu size kim öğretecek ? Şu günlerde yaşadığımız böylesine can alıcı bir “ dezenformasyon” ve propaganda savaşı içinde bu akıl almaz tutumunuz , her gün daha da fazla can yakıyor... Biraz “devlet adamı” sıfatı takınarak herşeyi açıkça anlatsanıza... “Biz savaştayız, sıkıntılara hazır olun” diyen bir İngiliz devlet adamı tarihe bu sözle geçmişti. Sayın gül “Bize sorun” diyorsunuz...Ne soralım size ? gerçekten hiçbir şey söylemiyorsunuz. Biz “Büyük Ortadoğu planı nedir ? “diye bir soru sorsak “Sormayın haddinizi aşmayın” diye cevap alıyoruz. “yedi maddelik barış planı” nedir ? desek “sus karışma...biz biliriz...” diye yanıtlıyorsunuz.Dün Hürriyet'e “Kimse Türkiye'nin coğrafyasındaki gelişmelere ilgisiz kalmasını bekleyemez” dediğinizi yazmışlar. Nedir bu gelişmeler ? Kim neyi bekliyor ? ülkelerin sınırları mı yerinden oynayacak...? yeni haritalar mı çizilecek. Söyler misiniz ? Hayır...Söylemiyor ve saklayabileceğiniz yere kadar saklamaya çalışıyorsunuz... Türkler bir sabah kalktıklarında Diyarbakır kalesine PKK bayrağı çekildiğini gördüklerinde olanları anlayacaklar... Vaktiyle Granada'nın son Müslümanları hükümetlerinin **Aragonlar'**la ne konuştuğunu hiç bilemediler. Alhamra'nın gittiğini papaz bir sabah kuleye haçı diktiğinde anladılar. Girit Yunanistan'a bağlandığında Fransa kralı III. Napolyon "bu sizin için hayırlı oldu" dedi. Sizin Kasımpaşalı patronunuz soru soranı “vatan haini” ilan ediyor... Doğduğuna pişman ediyor... Zavallı genç gazeteciler de karşısında tir tir titriyor...Siz bu alanda ustanızı derece derece aştınız. Tebrikler... Al birinden vur öbürüne... Devlet yöneten iki eski arkadaş...
Sayın bakan en iyisi siz gidin de başkası gelsin. **Türkiye'**de şu sırada bakanlığınızın kadrosunda sizden iyi bakan olacak ne kıymetli hademeler var.