Hoca Konferans Verdi

Çarşamba günü İbrahim ile Yekta hocayı evden alıp Sakarya üniversitesine götürdüler. Gak...guk. Hoca konferans verecek, sonra konser var... Biz de, ben rezalet karga, bir de fazilet karga arabanın peşinden gölün karşısına uçtuk... Üniversiteye vardığımızca bir yer bulup konduk...gak gaaaak. Bakalım şimdi neler olacak... Hoca yolda dedi ki – Kimse beni dinlemeye gelmez... Gak.Takırrr. İbrahim – hayır hocam gelecekler, dedi. Usta ses çıkarmadı...Başını çevirdi. Usta bu üniversiteye kırgın... Gak. Fazilet beni gagalıyor... –Kılçık konulara girme, diyor. Bu iş fazilet kargaya kalsa bana ağız açtırmayacak. Gak...guk. Tıss. Hoca salona girerken birkaç kişi –hoş geldiniz, dedi. Sahne hazırlanmış, beş iskemle konmuş, ortada dört müzisyen dolaşıyor...Hoca uyanık, anladı –kaldırın beşinci iskemleyi...dedi. Gak guk. İskemleyi ve hoca vursun diye getirdikleri kudüm'ü kaldırdılar...Guuuurk. Saat ikide başlanacak, ikiye iki var müzisyenler hâlâ sahnede prova yapıyor... Hoca kızdı, yürüdü sahneye çıktı, oturacağı yere oturdu. Gak.Guk. Bir yetkili geldi – Birkaç dakika bekler misiniz...? Hoca –Hayır bekleyemem... benim yöntemim böyle saatinde başlarım dedi. Ben de Fazilet de donduk kaldık... Fazilet bana döndü – Ne şaşırdın leş kargası, bu adamı tanımadın mı ? karşında yılların ustası var... Hiç saatinden sonra işe başladığını gördün mü, sen onun hiç ? gaaak guuuk kütürük. dedi. Ses çıkarmadım. Adam bir yere çağrıldığında olay çıkarmadan edemez... Onun için bir gittiği yere bir daha çağırmıyorlar...Tak...Tuk (sinirli karga sesi) Tabii bütün bunları içimden söyledim. Fazilet duysa canıma okur. O hep Hoca'dan yanadır... Hoca yirmi dakika kadar konuştu... Gak Gak...Ben bir şey anlamadım. Fazilete baktım, pür dikkat dinliyor... O anlar, ama bana söylemez... Sonra hoca indi, dört müzisyen konser yaptılar... Dr. Aptullah eser okudu... Gak. Gak... İş bitince ödüller, hediyeler verildi. Hoca memnun... Gülüyor... Merdivenden inerken biraz sallandı. İlk sırada oturan dört hanım – Neyiniz var ? dediler. Hoca – iyiyim bir şeyim yok, ama galiba tansiyonum çıktı, başım dönüyor...dedi... Gak.Guk. Hoca bir zamandır tansiyon sorunu yaşıyor. Şekeri de yüksek. Gak.Guuuk. Tısss ıhııı...ıhı...(ağlama sesi.) Sonra kendini toparladı, gülerek hanımlara – Nerelisiniz ? dedi, kimi Sinoplu, kimi Erzurumlu, kimi Bursalıyız dediler. Hoca – Bütün Türkiye burada, ne güzel...dedi... Gak.Guk. Etraf kalabalık oldu. Eşyaları toplayıp terasta çay içmeye gittiler... Gak Gak... Hava açık, Sapanca uzakta, sisler içinde görünüyor, zevale yaklaşan güneşin son ışıkları Göl'ün üzerine vurmuş, arkada sıra sıra puslu dağlar, Hoca'dedi ki – neden makine almadınız ? şimdi resim çekerdik... Gak.Gak. Ortalık kararırken eve döndüler. Biz de dağlara doğru uçtuk... Fazilet dedi ki – Hoca dağları seviyor... – Keşke karga olsaydı uçar gider, oralarda yaşardı, dedim. Gak Guuuuuk. Takırrrr. Hışt.