Yunanlı Platon devlet ve halk ilişkileri’ni uzun uzun irdelerken en iyi yönetim biçiminin halkın kendi gücünden çıkması gereğine inanmıştı. Ancak bu halk gelişmiş bir halk olmalıydı. Böyle bir halkın yaşadığı bir şehir hayal ederek adını “ Cité Model” koymuştu... “Model şehir.”
Doğu’nun adını değiştirerek “Eflatun” dediği bu aydın adamın, yine Doğu’daki örneği Farabî, bu kelimeyi “el medinet ül fazıla” olarak çevirmiş : “Fazıl insanlar, erdemli ,insanlar şehri..” demişti.
“Erdem” in eski adı fazilettir. Fazilet: yüksek değerler, anlamındadır. Faziletli insan: yüksek değerlere sahip, gelişmiş, ilkellikten kurtulmuş, vahşetten uzaklaşmış tüm yaratıklara karşı derin bir sevgi ve anlayışla dolmuş, bu hali tüm hayatına yaymış insandır. Kısaca “adam olmuş” insan demektir.
İnsanlık bu ideale kolay ulaşmamıştır. Kaoslar çağında ve mağara devrinde ağır ilkellik yükü altında yaşayan insanın, çektiği tüm maddi ve manevi sıkıntılardan kurtulması yolunda “erdem” idealine ulaşması yüzyıllara bağlı kalmıştır. Krommalion’dan Neandertal’e oradan Homo Sapiens’e geçmek için hatta fiziki evrim gerekmişti. Bu hal “tekerleğin keşfinden” de önemlidir.
Cumhuriyet Fransızcada “republique” oluyor. Yani “insan topluluğu” demektir. Bu insan topluluğunun sözü geçen yüksek değerlerle bir araya gelmesi için “erdemli” faziletli, kişilerden kurulu olması gerekiyor. Aralarında erdemsizler de bulunabilir ama kamu yaşamında ve genel atmosferde “erdem” şarttır. Erdem Cumhuriyetin temelidir. Cumhuriyet erdemli insanlar topluluğudur.
Türk tarihinde belirli aralıklarla bunun örnekleri görülmüştür. Tarih topluluğumuzun, var olma nedeni olan yüksek değerleri bazen kaybettiğini, bu değerlerin sislendiğini, hatta silinmeye yüz tuttuğunu göstermektedir. Küçük Asya tarihinde son bin yılda üç defa yaşanan bu sislenmenin, yine toplum dinamikleri ve ulusun yaşama gücü ile aşıldığı anlaşılmaktadır.
Anadolu’da 12 ve 13. yüzyıllarda Konya merkezli Selçuk devleti sıkıntılı günler yaşıyordu. Devlet Asya’dan devamlı kopup gelen ve “göçerli” adını taşıyan Türkmen boyları ile daha önce şehirlere yerleşmiş ve bir şehir medeniyetinin ilk işaretlerini vermiş “oturaklar” arasındaki çekişmelerden zorlanıyordu. Asyalı’ların eski ve köklü uygarlıkları, Batı’da değişime uğrayan “oturakların” yeni yaşam biçimleri ile bağdaşmıyordu. Büyük bir çelişki doğdu. Sonunda Selçuk devletinin askerleri 1240 Malya ovası katliamında 60.000 Türkmeni katlettiler. Devlet son savaşını kendi halkına karşı vermişti.
Bu çöküntü’den sonra geriye kalan bir avuç erdemli insandan Osmanlı İmparatorluğunu ilk kadrosu doğmuştur. Şeyh Edebali, Osman Gazi, Geyikli Baba’nın duasını alan Orhan Gazi ve Muradı Hüdavendigar ve Fatih Sultan Mehmet gibi sultanlar 600 yıl aralıksız sürecek bir devletin temelini atmışlardı. Ondokuzuncu yüzyıla kadar kadar gelen bu devlet o çağda sarsıntıya uğradı. Askeri Sarayına düşman oldu. Sultan II. Mahmut'un emriyle Saray Kışlayı topa tuttu. Bu devlet de son zaferini kendi halkına karşı kazanmıştı.
Ancak yıkılış uzun sürdü. Toplumun Kadroları çöktü ve dağıldı. 1912 Balkan savaşında kumandanları birbirine düştü, ordusu savaş meydanlarından kaçtı. Aralarında bir grup yürekli ve erdemli asker Çanakkale destanını yarattılar lakin şecaat ömrünü tamamlamış devleti kurtarmaya yetmedi.
Osmanlının yıkıntıları arasından belini doğrultabilmiş bir grup yiğit ve erdemli asker Cumhuriyete giden yolu açtılar. Türk tarihi bir kere daha kendini yenilemiş ve toplumun dinamikleri ve yaşama gücü mert bir liderin başkanlığında yeniden bir araya gelmişti. Bu fevkalade değerli tarihi olayı Gazi Mustafa Kemal Paşa şu cümlelerle dile getirmişti : “ İşgalciler Türkiye’nin ordusunu yenmekle unsur u aslîsini de ele geçirdiklerini zannetmişlerdi, işte orada yanıldılar”
Gazi’nin “unsur u aslî” dediği işte o erdemli insanlardır. Bu insanlar bu toplumun içinde her zaman vardır ve her zaman yeni yeni “dürüst devletler” çıkarma gücüne sahiptirler. Rabbim onlara zeval vermesin. İmparatorluk, sultanlık, cumhuriyet devletin çeşitli atlarıdır. Esas olan “Türk Devleti” dir ve bu devlet “erdemli” devlettir. Hep böyle olacaktır. Buna biz “Devlet-i ebed müddet” deriz. Yani “sonsuza kadar devlet..” Bu ülkenin has evlatlari Devlet ve Cumhuriyete hizmet edeceklerse “erdemli” olmak durumundadırlar. Rabbim nasip etsin.