(Arşiv'den ilk yayınlanma 18 Kasım 2006)
Müslümanlığın bu şekli utanç vericidir. Eğer buna Müslümanlık deniyorsa ben Müslüman değilim. Müslüman‘ın bir Kâbe’si vardır. Bir Kıble’si vardır, Bir mihrabı vardır. Bir yaşam biçimi vardır. Milyonla doları olmasa da garip ve hüzünlü bir kalbi vardır.
Müslüman, çağın yaşanan rezilliklerinden rahatsız olur. Müslüman, Dünyada en son aç doymadan, kendisi doymaz. Müslüman, dünyada en son çıplak giyinmeden kendisi giyinmez. Dünyada en son huzursuz huzur bulmadan Müslüman rahata eremez… Bu din bin beş yüz yıl önce dünyaya gelmiş, dinlerin sonuncusu, teslim, tevhid ve mutlak Yaradan'ın huzurunda tevazu dinidir. Kalp çırpıntılarının en muhteşemi, yaşam biçimlerinin en ulusu, Ruhsal sistemlerin en şereflisidir. Tanrı’dan insanlara son Peygamberi ile son hitab-ı izzetidir.
Hal böyleyken bazıları Kabe-i Muazzama‘nın yanına muazzam bir kule dikmişler. Adını “zemzem tower” koymuşlar, şimdi birtakım yılışık zenginler bu kuleden daireler alıp, pencere kenarına çöküp Müslümanların **Kâbe’**sine karşı kıllı bacaklarını uzatıp keyif çatacaklar. Çaylarını yudumlayacaklar, dostlarını misafir edecekler, aşağıda hacı adayları kaynaşırken bunlar yukarda bulutlara yakın bir yerde uzun oturacaklar. Hay adınız batsın…
Osmanlı mukaddes topraklara ve **“beytullah”**a altı asır sahip çıktı **Kabe’**nin yanına ondan yüksek bina yapmadı. Bu ne rezilliktir. Destur, Bu nasıl Müslümanlık ?
Kabe‘nin yanında yükselecek “bilmemne” kulesinin sekenesi def-i hacette bulunurken acaba yüzlerini hangi istikamete çevirecekler ? İslâm terbiyesinin asırlarca en koyu yaşandığı makarr-ı Hilâfet İstanbul şehrinde, eskiden yapılan evlerde ayakyolu hiçbir devirde Kıble yönüne bakmadı. Son örnekleri zar zor ayakta durmaya çalışan eski İstanbul ahşap evlerinin dikkat ediniz, hiç birinin tuvaleti Mekke yönünde değildir. Bu medeniyetin kurucuları şimdi gidip **Mekke’**de Kabe‘ye karşı kule yapıp içine apteshane koyuyorlar, acaba o apteshane nereye bakıyor…? Ruhları apteshane olmuş bahtsızların…
Kabe‘ye karşı kule yapanların kulesi inşallah “ruz-u mahşerde” onbir eylül kuleleri gibi **“ground zero”**olacak. Rabbimden istediğim bu… Benim adımı terörist koyun…Tekrar ediyorum. Siz buna Müslümanlık diyorsanız, ben Müslüman değilim.
Bunlar Müslüman değil, Fahri Kainat’ın adını kullanan, Mevlânâ‘nın deyişiyle bir alay samsalak tezek tüccarıdır. Hayta kılıklı yüzsüz bezirgandır. Kese zengini, ruh fukarâsı donguz dangalak tayfası’dir.. Milletin parasını çalıp gece klüplerinde yiyen sergerde takımıdır. Kâbe‘yi **Suudî’**lerin gece klübü zannettiler. Böyle Müslüman olamaz… Ey zamanzede “kara para” hacıları…
Bir zaman, bir adam, bir şeyhe para getirmiş. Şeyh müritlerine demiş ki :” şu parayla saman alın, getirip ahırdaki eşeğin önüne koyun” Müritler söyleneni yapmışlar, eşek önüne gelen samanı yememiş. Şeyh, para getiren adama dönmüş - gördün mü bak… ? senin paranla alınan samanı bizim eşek bile yemedi…” demiş.
Kara para ile saman alsanız eşekler yemez, siz o paralarla Mekke‘de “devre mülk” aldınız… Ama insaf ile hükmedilsin…Tabii ki allahüâlem hepinizin parası bu kadar kara değildir, ancak Kuleye çıkıp Kabe‘ye karşı çöğdürenin kalbi, o paradan da karadır… **Emin olabilirsiniz… (**Arşiv'den)