Kanuni Sultan Süleyman'în kızı Mihrimah Sultan hz. için Mimar Sinan'ın dehasından çıkan ıki cami ve bir aşk hikayesi hakkında bir soru üzerine görüşlerimi arzediyorum:
Bu eski bir görüştür. San'at tarihinin yaşlı kurnaz reitingçileri tarafından eski yıllarda uydurulmuştur. Mihrimah Sultan ve Mimar Sinan arasındaki aşk hikayesi de bir fanteziden ibarettir. Söylemin bir başka şekli de şudur: Güya Sinan Mihrimah Sultanı zarif, ince endamlı bir saray güzeli olarak hayal etmiş, Edirnekapı'daki Camii inşa etmiştir. Daha sonra Sultana belki yaşlılığında rastlamış ve tombul ve şekilsiz bir kadın olduğunu görünce Üsküdar'daki geniş saçaklı camii yapmıştır. Bu her iki yorum da yersiz, saygısız ve yanlıştır.
Bu yorumlara Mihrimah Sultan'ın topuklarına kadar inen saçları motivsyonu eklenince olay daha da dramatik bir hal almıştır. Olayın aslı bence şudur: Sinan'ın tüm eserlerinde binanın oturacağı alanın seçimi olağanüstüdür. Her eser sanki ovaların, tepelerin, denizlerin, nehirlerin, göllerin, genel doğal dekoru içinde yer kıvrımlarının nihai düzenlenmesi gibi görünür. Bu Düzenlenme yaradılmışlardan yola çıkarak Yaradana derin bir teslimiyet ifadesidir. Ustanın her eseri layemut orkestranın bir parçası ve devamıdır.
Süleymaniye'ye Halıcıoğlu ve Sütlüce sahillerinden bakarsanız o bir tepenin göğe uzantısı gibidir. Sizi izler... Tüm Haliç sahili boyunca saatlerce yürüseniz arkanızdan gelir, hiç bırakmaz peşinizi, deliler gibi dönüp dönüp bakmaktan asla yorulmaz ona doyamazsınız. Üsküdar sahillerinde "kuşkonmaz camii" olarak anılan Şemsi Paşa camii denizden çıkmış, henüz üzerinden billur damlalar süzülen murassa bir mücevher taşıdır.
Sinanın Mihrimah Camii'nin Üsküdar nushası, Usta'nın oraya, Sultan hz. adına bir de köşk yapması ile "Sultantepe " adını alan tepenin alt tarafındadır. Burada da ihtişam aynıdır. Cami geniş saçakları ile Yukardan kopar aşağıya, denize kadar iner. Aynı Sultan adına yaptırılan Edirnekapıdaki cami ise güneşin battığı kesintisiz bir alanda birden yükselen bir duadır.
Edirnekapı Mihrimah Camii 1562-1565
Efendimiz, Sultan Hazretlerinin topuklarına kadar inen lepik saçlarının, yeryüzünü taş ve sıvayla bezemekle görevli bir Hakk dostunu fazla ilgilendireceğini zannetmiyorum... Hem Sinan Sultan'ı nerede ve nasıl görecekti ki ? Slm