Hazreti Mevlana “” Eski satanların nöbeti geçti.. benim pazarım yenilik pazarıdır ” diyor. Yedi yüz yıl öncesinden bu güne sesleniyor. Yeni zamanlarda yeni şeyler söylemenin gereğine işaret ediyor. Eski Kültür bakanı Namık Kemal Zeybek ise israrla “eski laflaı” satmaya çaba harcıyor: “Osmanlı çürüktü çöktü..” diyor. Tekkeler kötüydü “kapandı” diyor. “Hocaefendiler dini yanlış anlamıştı, Cumhuriyet onları hizaya getirdi..” diyor. “Camide hoca arapça konuşuyor, kimse anlamıyor..” diyor.
Bütün bu çeşit laflar Türkiyede seksen yıldan beri söylenip duruyor. Artık bitti zannederken göçmen kuşlar gibi her yıl hava ısınınca geri geliyor. Arz ü semavat bunlarla doluyor.
Koca bir devlet düzeni hatasıyla sevabıyla seksen yıl önce rafa kaldırılmış, yerine yepyeni bir düzen kurulmuş. O büyük değişmede eskisi yerilmiş yenisi öğülmüş. Ne olmuşsa olmuş..
Aradan bunca yıl geçtikten sonra hala aynı söylemlerle tarih sahnesine çıkmanın ne luzumu var..
Herşeyin hem iyisi vardır, hem kötüsü.. Bir şeyi yüceltmek istiyorsanız iyi tarafını, batırmak istiyorsanız da kötü tarafını öne sürersiniz..Fevkalade zamanlarda özellikle savaşlarda büyük değişmelerde, devlet, hükümet darbelerinde birşeyleri hep kötülemek gerekir, bundan doğal ne olabilir ? Bu değişmenin ruhunda vardır. Kimse düşmanını methetmez. Stratejik bir haklılıkla amacınıza ulaşıncaya kadar, rahata erinceye kadar hep kötüleri söyler durursunuz.. Ancak söyleminiz biteviye sürüp gidiyorsa, amacınıza ulaşamamışsınız demektir.
Şu devlete bakanlık yapmış bir ulu kişinin Cumhuriyetin ve inkilabımızın amacına ulaşmadığına inandığını düşünebilir misiniz ?.. Elbette inanmıştır. O halde bu gayret niye ? bu kötüleme geleneği neden ? bu dizi film ne zaman bitecek ? Bu ezber ne zaman bozulacak ?
Zeybek Facebook’taki konuşmasında bir ulu zattan bahsederek o zatın “biz tekkeleri üç yüz yıl önce kapatmıştık, siz kilidi şimdi, vurdunuz” dediğinden bahsediyor. Kat’iyyen yalan. Asla doğru değildir. “Tekkeleri üç yüz yıl önce kapattık” deme yetkisini kimden aldığını merak ettiğim o kişi bilmelidir ki, Ortaasya Türk Horasan çıkışlı Anadolu Türk dervişlik geleneğinin “inanç-kavram-edebiyat ve üstün yaşam” biçimi olarak insanlığa miras bıraktığı büyük Tasavvuf düşüncesi, en parlak devrini, üç yüz yıl önce, onyedinci yüzyıl sonu ve onsekizinci yüzyıl başında yaşamıştır. Bunu üzerine basarak anlatmak isterim. Dünya tarihinde ender rastlanan bir kültür birikimini bu çeşit laflarla aşağılamaya kalkanı kişi kim olursa olsun kendisi aşşağılıktır.
Hocaya kızıp cami yakılmaz, şeyhe kızıp posteki yırtılmaz.. Bir devirdir olmuş… Hala neden ? kötüleri ayıklayalım derken iyileri de yaraladığınızı artık anlayınız ! Biraz değişik şeyler söyleyin a efendim ! “Tekkeler afyonkeş yuvasıydı” demeyin de “insan ruhunun yıkandığı yerlerdi” deyin. "tembelhaneydi" demeyin de "sosyal yardım yurduydu" deyin. Bir de böyle söyleyin… Bir deneyin bakalım. Belki iyi gelir..
Yanlışlıkla doğru söylemeniz ihtimali de vardır. “Hocalar dini bozdu” derken “bozmayanı da vardı” deyin… İki cümleyi yan yana koyup uzaktan bakın, acaba hangisi güzel ? 80 yıldır sivrisinek avladığınız bataklık çoktan kurudu, ağaçlar çiçekler açtı. Biraz da iyilikleri söyleyin ne olur ? Lütfen.