Yunus Peygamber’in kavmine bir bela gelip çattı.
Gökten ateş dolu bir bulut ayrıldı. Yıldırımlar saçıyor,
Taşları yakıyordu. Gök gürlemekte benizleri sarartmaktaydı.
Herkes evinin damına çıktı. Vakit geceydi.
Gökyüzünden gelen bu belâ gece vakti gelip çatmıştı.
Damlardan aşağı indiler. Başlarını açıp ovanın yolunun tuttular.
Analar evlatlarını kendilerinden ayırdılar.
Hepsi feryad ve figana, çığrışıp ağlaşmaya koyuldular.
O kavim, akşam namazından seher çağına kadar
Başlarına toprak serptiler.Hepsi avaz avaz ağlaşıp yalvardılar.
O inatçı kavme Tanrı acıdı.Ümitsizlikten,sabır ah ve feryattan
Sonra yavaş yavaş bulutlar dağılmaya başladı.
Yunus Peygamber’ in hikayesi Uzun ve etraflıdır.
Halbuki toprağı anlatma ve feyiz verme zamanı.
Hasılı ağlayıp sızlanmanın Tanrı yanında değeri vardır.
Ağlayıp sızlanmadaki değer nerede var ? Ey ümit hemen kalk,
Belini sıkıca bağla. Kalk ey ağlayan, daima gül...
Çünkü ulu Tanrı üstünlük bakımından **gözyaşını,
**Şehitlerin kanıyla bir tutmuştur.
_Mesnevî V.Cilt.Beyitler: 1608-1619
_