"Allah'la arkadaş olma" (Hş.) konusuna Neyzen Kudsi Erguner' de şerefle katıldı. Paris'ten gönderdiği mektubu sunuyorum:
"Allah ile Arkadaş olma" tartışmasını web sitesinden takib ediyorum.
Arkadaş ve Dost kelimerini lugatlardan tetkik ettim:
Arkadaş: Eskiden savaşlarda, düşmanın saldırmasını önlemek amacıyla, iki kişi sırt sırta verip kılınç salladıklarında arka-daş kelimesi doğmuş. "Aralarında yakınlık bulunan " kişilerin her biri.
Dost :
*Genelde birini riyasız sevme,
*Tasavvufi anlamda ise "Allah"
*Allah yoluna götüren Mürşid, eskiden Mevlevilerin "Hak Dost" dedikleri anlamda. .
Herhalde bahs olunan zat, Dost kelimesini günlük türkçemize nakl ederek "Hak dost" tasavvufi tabirini "Hak Arkadaş" olarak tercüme etti.
Rahmetli annemin mevludundan sonra Meşhur duahan rahmetli Adem Erim, Fatih camiinin minberine çıkıp yaptığı dua sonunda cemaate "Allahın Şerrinden sakının " cümlesini sarf etti . Allah'dan ancak hayır geldiği nasihati ile büyümüş bir kimse olarak kulaklarıma inanamıştım. Heyecan ile Adem Beyi kolundan tutup Adem bey, bu nasıl söz ? diye sual ettiğimde arkamızdaki cemati başıyla işaret edip ; "bunlar başka türlü sözden anlamaz" demişti.
Camii insanları, müslümanları " Allah'ın şerri ile " korkuturken , hergün türeyen mutasavvuflarımız da "Hak Arkadaş" laubaliliğine düşerlerse, birgün gelir Allah'in hâşa ŞERRI ile korkutulanlar ile kendilerini haşa Allah'la arkadaş zannedenler, bir guzel dövüşürler.
Allah takvamızı arttırsın, Şerleri hayreylesin.