Mihail Kalaşnikov ve AK-47 Kalaşnikov'u
Rusya’nın sanayi bürokrasisinden gelme 44 yaşında genç devlet başkanı Dimitri Medvedev Kalaşnikov silahının mucidi **Mihail Kalaşnikov’**a Rusya’nın en büyük devlet nişanını vererek 90 yaşındaki mucid’i Rusya’nın ulusal kahramanı ilan etti.
Medvedev bu amaçla yapılan törende Kaleşnikov için şunları söyledi : “Rus Silahlarını dünyanın en iyi markalarından biri durumuna getirdiniz. Kalaşnikov sözcüğü, en iyi bilinen Rusça sözcüklerden biri. Bu da tesadüfi değil. Sizin muhteşem çalışmanız ulusal gelişmeye katkı sunuyor. Siz, eski Sovyetler Birliği’nde, Rusya’da ve dünyanın birçok ülkesinde onlarca yıldır kullanılan olağanüstü bir silah dizayn ettiniz" İnsanların saygısı ve sevgisi de sizin ödülünüz oldu."
Bu konuşmaya karşılık Kalaşnikov “Rusya, yeni silahlar yapmayı sürdürecek. Halkın barışçıl yaşamını korumayı sürdürecek. Ben bu silahı ülkemi korumak için dizayn ettim” dedi. Rusya Başkanı Vladimir Putin ise yayımladığı mesajında, Kalaşnikov’un 90. doğum yıldönümü kutlayarak, "Siz, dünyaca tanınan silah tasarımcısı ve gerçek bir efsane kişiliksiniz. Sizin yorulmak bilmeyen çalışmanız, sınırsız enerjiniz ve mühendislik yeteneğiniz hala birçok ülkede kullanılan çok sayıda silahı üretmenizi sağladı. Kalaşnikov adlı silahınız 20. yüzyılın en büyük buluşlarından biri olarak anılıyor" dedi.
**1947’**de Rusya tarafından üretimine başlanan silahı tasarlayan Kalaşnikof, birkaç yıl önce kendisi ile yapılan bir röportajda AK-47’nin gerilla grupları tarafından kullanılmasının kendisini üzdüğünü belirtmişti. Kaleşnikof, “İnsanlar bana, icat ettiğim silah pek çok kişiyi öldürürken nasıl uyuyabildiğimi soruyor. Ben de onlara çok derin uyuduğumu söylüyorum. Çünkü suçlanacak kişi silahları kullanmadan çözüme varamayan politikacılardır. Ben her zaman ülkemi yabancılardan korumak için çalıştım ve bunun için silah tasarladım” dedi.
Mihail Kalaşnikof II. Dünya Savaşı sırasında yaralanmasının ardından, tedavi gördüğü hastanede adını taşıyan silahı tasarlamıştı. Ancak silahın küresel bir ölüm makinesine dönüşeceğini tahmin edemedi. pişmanlık duyan Rus general, “Keşke bu silah yerine, çim biçme makinasını icat etseydim” demişti.
Hıram ve makinalı tüfeği
İngilizlerin 2 eylül 1898’de Umm Durman savaşında kullandıkları dünyanın ilk makinelı tüfeği bir Amerikan yahudisi olan **Hıram Maxim’**in icadıdır. Maxim 1840’ta ABD’de Sangewrville’de doğdu. Küçüklüğünden beri mekanik olan her şeye ilgi duymuştu. İlk icadı fare kapanıdır. **Hıram’**ın İmal ettiği kapan, fareyi yakaladıktan sonra yeni bir fare yakalamak üzere otomatik olarak yeniden kuruluyordu. İleri yaşlarda pek çok icadın patentine sahip olan Maxim 1881’de Paris sergisini gezerken bir İngiliz ona “çok para kazanmak istiyorsan öyle bir şey icat et ki, Avrupalılar birbirini daha kolay boğabilsin” demişti.
Yeni silah İlk kez 1885'de tanıtıldı. 1891'de İngiliz ordusunda kullanılmaya başlanacak yaklaşık yüz piyade tüfeğinin ateş gücüne sahip silah, hem Matabele Savaşı'nda (1893-94), hem de Güney Afrika Boer’ler Savaşı'nda İngiliz ordusu tarafından kullanıldı. Şimdiki adı Zimbabwe olan **Matabele'**deki bir muharebede, sadece 50 İngiliz koloni askeri, 5000 Matabele savaşçısını dört adet **Maxim'**le püskürtmeyi başarmıştı. Bu silahı İngilizlerden hemen sonra ordularına dahil eden ülkeler arasında, Avusturya, İtalya, Almanya, İsviçre ve Rusya vardı. 1905'e gelindiğinde ise Maxim otomatik makinalı tüfeği, 19 farklı ordu ve 21 donanma tarafından kullanılıyordu.
Hıram Maxim dünyadaki tüm güç dengesini altüst etmiş, ateşli silahlar çağında yeni bir çığır açmıştı. Bu yeni çağda insanların artık fareler kadar değeri olmayacaktı. **Hıram’**ın fare kapanı giderek “insan kapanına” dönüşecek ve bu kapana sahip olan dünyaya hükmedecekti. Umm Durman savaşından sonra gazeteci-teğmen Churchill İngiltere’ye gönderdiği mesajında “Vahşîler medeniyetin silahları önünde yok oldular…” cümlesini kullanmıştı. Sadece silah dünyasında değil, sömürgecilik çağında da yeni bir çığır açan bu savaştan sonra elindeki **müthiş silahla İngiliz imparatorluğu’**nun dünyanın geri kalan insanlarına “vahşî” damgası vurmasının pek de fazla yadırganacak tarafı yoktu.
Dünya silah piyasasının gelmiş geçmiş en büyük ustası **Sir Basil Zaharof’**tur. Muğlalı bir rum çocuğu olan Zaharof dünyada ilk defa denizaltı imal eden İngiliz Nordenfeldt silah fabrikalarının ve daha sonra Wickers silah fabrikalarının temsilciliğini yapmıştı. Çarpışan taraflara aynı anda silah satan bu olağanüstü adamın mallarını satmak için ülkeleri birbirine düşürdüğü söylenir.
**Anadolu'**yu işgale yeltenen Yunan ordularını da hem para hem silah yönünden donatan Zaharof’tur. İsminin başındaki “sir” ünvanı savaşta İngiltere'ye yaptığı hizmetlerden dolayı zamanın İngiliz hükümeti tarafından verilmişti. II.Savaş sırasında İngiliz ordusu için Wickers makinalı tüfekleri imal ederken ilk mazotlu savaş gemileri için Almanlara diğer taraftan gizlice mazot sattığı öğrenilince ünvan geri alındı. Zaharof'un Osmanlı'lara sattığı ilk denizaltı Çanakkale boğazında
İngilizler Zaharof’a “Sir” dediler. Ruslar Kalaşnikov’a “Milli Kahraman” dediler. Churchill Sudan savaşçılarını doğrayan Hıram’in fare kapanı kökenli makinalı tüfeğine “medeniyetin silahı” dedi. Silah icat edenler barış koruyucusu kesilmişler... Kahraman silah tüccarları demokrasi ve barıştan yana tavır koymakta yarış ediyorlar... ne garip değil mi ? Osmanlı da "hazır ol savaşa ister isen sul ü salâh" demişti. Silah tüccarlarının en yenilerinden Adnan Kaşıkçı “benim sattığım silahlar korunma içindir” diyor. Ya saldıranlar neyle saldırıyor ? “çim kesme makinası” ile mi ? Silah iki şeye yarar: savunma bir, saldırma iki… Savunma haktır, saldırma vahşet, siz hangisinden yanasınız ?
Winston Churchill Adnan Kaşıkçı