“Gökte uçarken yere indirdiler
Çahr anasır bentlerine urdular
Nur iken adın Niyazi koydular”
Şol ezel ki i'tibârın kandedir
Niyazi Mısrî (1618-1693)
Bir zaman uçardım gökte ben sessiz
Bir yerde yaşardım ıssız, kimsesiz
Bir ben vardım, benden öte yine Ben
Bilmezdim nasıl şey varlık bedensiz
Yokluk da yoktu varlığa nazîre
Yokluğun içinde varlık hazîne
Bir ümitti varlık, alna yazılı
İnsanoğluna en büyük cemîle
Aklım yoktu akıl nedir bilmezdim
Dilim yoktu dilsiz söz söylemezdim
Benden özge yaratık yoktu amma
O çağda can pazarında gezmezdim
Bilmem ki hangi diyardan gelmişem
Diyarın Issından destur almışem
Ben bu yere can havliyle inmedim
Bildim ki bu yerde sürûr bulmuşem
İndik ve mola verdik bu gidişe
Hem sevine gülüşe, hem didişe
İşler öylesine boz bulanık ki
Melekler ve ben, çok şaştık bu işe
Melek dedi ki: bir suçun var senin
İnsan oldun dörde katlandı tenin
Yokluktan gelip yokluğa giderken
Varlıkta karar kıldı, nur bedenin
Şimdi artık rahat yok bundan özge
Bir süre eğlen gizli sırrı çöz de
Gelip geçerken uğradık buraya
Bir an unutma ! evet her şey **bizde
**