1978 eylülünde Amerika’daydık. Sema ayini yapacaktık. Rothko Chapell isimli bir kuruluş ve onun temsilcisi **Mme Dumesnil’**in davetlisiydik. Çok başarılı “performanslardan” sonra bir gün bizi bir Türk evine çağırdılar. Savaş sonrasında **Amerikalı’**larla evlenerek Amerika’ya yerleşmiş Ankara’lı kolejli kızlarımızdan biri bizi ağırladı.
Yemek saatinden sonra sohbete sıra geldiğinde ev sahibemiz olan Türk hanım uzun yıllardan beri Amerika’da yaşadığını ama bu ülkede Türk adetlerini de unutmadıklarını anlattı…
-Ne yapıyorsunuz ? dedim, Türk adeti olarak
-Senede bir gün oruç tutuyoruz, dedi.
-Neden ? dedim
-Açların halini anlamak için dedi.
Mükellef bir villası ve üstün bir yaşayışı olan hanımın yüzüne baktım, dayanamadım:
-Açlar da senede bir gün doysa da sizin halinizi anlasa, deyiverdim.
Sonradan üzüldüm ama olan olmuştu. Ortalığı soğuk bir hava kapladı, Hanım surat astı, bizi evinden kovmaktan beter etti. İkramlarını da geri almayı düşünmüş olmalı. Ama ben sözümü geri almayı hiç düşünmedim.
O gün bu gündür merak eder dururum. Rabbim dünyadaki açları bir gün olsun doyursa da onlar da şu yeryüzünde yaşarken tokluk nedir bilseler, bir kerecik…
Toklar açlık öğrenemezler ama açlar belki o zaman tokluk öğrenirler. Rahat durmak için.