![](../uploads/image/yavus selim.jpg)
Yeniçeriler Müslüman İran’a sefer düzenlemek isteyen Osmanlı sultanı Yavuz Sultan Selim’e karşı çıktılar: “Biz Müslüman kardeşlerimize karşı savaşmayız !” dediler. İpek yolunu kesebilmek için ordusunu İran’a göndermenin çarelerini arayan yüce hükümdar, bilginlerine haber salarak “İranlı’ların Müslüman olmadıklarını” söylemelerini istedi.
Hükümdarlarının geniş siyasi ufkuna ve içinde bulundukları coğrafyanın çıkarlarına inanmış olan bilginler, etkileri bu gün dahi görülebilen tarihin en ağır, en acımasız politik yalanını, en adi siyasi söylemini ve en güçlü savaş propagandasını icat ettiler : “İranlılar Müslüman değildir. Şia (dışlanma) mezhebindendir, enses ilişkilerle yaşarlar…” dediler. Bu yüz kızartıcı cümle, siyasi ve sosyal tarihin en ahlakasız söylemlerinden biri olarak tarihe geçti.
Aradan asırlar geçti. Dünya nufusu arttı. Yaşlı yeryüzü son yüzyıllarda üretim ve tüketim dengesizliğine düştü. Bir takım kurnaz insanlar kısıtlı üretimden gelen değer fazlasına zorla el koydular. Buna karşı çıkan bazı yürekli aydınlar “servet eşit dağılmalıdır !” dediler. Dünya servetini kendi taraflarına yönlendirmek isteyen uyanıklar itiraz ettiler “Onlar kötüdür, sözlerini dinlemeyin, kadınların ortak kullanılmalarını” istiyorlar. Bu yüz kızartıcı cümle de siyasi ve sosyal tarihin en ahlaksız söylemlerinden biri olarak tarihe” geçti.
İki yüz yıl daha aktı gitti… Dünyanın hızlı gidişatı yüzünden enerji kaynakları kurumaya yüz tuttu. Yeryüzünde en son siyasi örgütünü kuran ve güçlenen denizler ötesi bir devlet, eski dünyada enerji kaynaklarını eklinde tutan iki devlet’e karşı savaş ilan etti. Amacı bu yerleri, yağma ederek kendi ihtiyacını karşılamaktı. Yerlerin sahipleri karşı çıktılar. Ellerinde kalan son güçleri olan dini inançları ile yağmacının önüne dikildiler. Direniş hızlandı, yağmacının ölümcül silahları, inanılmaz savaş makinaları ve ölüm tuzakları vardı.
Bunlar işe yaramaz oldu. Ölümden öteye yaşamaya alışkın eski dünyanın deneyimli insanları onlara aldırmadılar. Savaşı son ana kadar sürdürmeye yemin etiller. O zaman işgalcı bunların imanlarına saldırdı “Onlar Müslüman değildir !” ya nedir ? “teröristtir” dediler. Eski seksoolojik tavrın yerini alan bu patalojik ve yüz kızartıcı cümle de siyasi ve sosyal tarihin en ahlaksız söylemlerinden biri olarak tarihe geçti.
Siyasi söylemin ahlaksızlığı biteceği benzemiyor. Sadece siyasi değil, her türlü söylemin ahlaksızlığı sona ermiyor, Kısacası ahlaksızlık bitmiyor. Ahlaksızlığın kendi bitecek. ahlaksız söylemler bitmeyecek.
Yeni bir “ahlak” sözüne, yine kısacası yeni bir dünya nizamına ihtiyaç var.