Kim, neden haklı ?

b.jpg

İsrail **Gazze’**yi  bombalamasın, **Türkler Kürt'**leri bombalasın… Türk siyaset ve Devlet kuruluşlarının Ortadoğu konusundaki genel politik tutumlarının ruhu, özeti, delili, medlûlü bu olsa gerek… İsrail haksız… Türkiye haklı… Kim ? neden haklı ? nasıl haklı ? belli değil.

Bu hale son zamanların siyaset pratiğinde “çifte standart” diyorlar… Siyasetin genellikle inanç, doktrin ve felsefe tabanından mahrum kaldığı dönemlerde görülüyor… İçi ve kafası boşalmış kişi ve kurumlarca, sonu belirsiz bir zaman içinde sürdürülüyor.

Yönetim ve icraat, insanî boyut ve yüksek insanî değerler yerine günlük politikalara alışınca işte böylesine ruh yoksunu gariplikler ortaya çıkıyor… Bunun sonucunda kangren olmuş sorunlara hiçbir köklü çare bulunmuyor ve kanlı olaylar uzayıp gidiyor…gittiği yere kadar.

gerome.jpg  leon_gerome.jpg Resim: Leon Gerome

Bir gün insanların neden birbirini öldürdükleri anlaşılmaz oluyor… Sağırlar ve körler diyaloğu, zamanla vahşî hayvanların birbirini kıyasıya parçaladığı  balta girmemiş orman görüntüsü kazanıyor, ortalık Roma İmparatoru Ermeni **Vespasyan’**ın, esirleri insan etiyle beslenen arslanlara yedirdiği Roma şehrinin arenalarına dönüyor…

İnanır mısınız ? ben on sekizinci yüzyıl savaşlarını özler oldum. O zaman ordular karşı karşıya gelir, strateji belirler, tabya oluşturur,  siper kazar, adam gibi erkekçe, mertçe döğüşürlerdi. Davasında haklı olan kazanır “ölen ölür kalan sağlar bizim” olurdu… Çocuk öldürmek, hastane yıkmak, ambülans yakmak,  yaralı bombalamak o zaman yoktu. Sadece İspanyol iç savaşında görülmüş o da sınırlı kalmıştı. Eski savaşların silah ambargoları, esir andlaşmaları, savaş hukuğu, düzenli orduları ve sağlam disiplini vardı. Ne güzel savaşlarmış onlar… Şu yaşanan zamanda böylesine namussuz savaşların tanığı olmak biz 2ı. Yüzyıl insanlarının kaderi olsa gerek…

smoke-rises.jpg  Gerçek şudur ki devrimizin savaşları cadılar bayramına dönmüştür. Gerilla savaşı ile çete savaşı, eşkiya savaşı ile köy koruyuculuğu, terör mücadelesi ile bağımsızlık mücadeleleri, kişisel, grupsal ve ticarî şirketlerin aralarındaki çekişmeler, hatta politikacıların kişisel hırsları ve aile meseleleri dahi   birbirine karışmış, şeref ve gurur kalmamış zafer kavramı yerini kirli bir üstünlük rekabetine bırakmıştır. Yüz yıl önce makinalı tüfeği icat eden Batı, bu konuda başı çekerek insanoğlunu kütleler halinde öldürmenin, inanılmaz, akıl almaz yöntemlerini arayıp bulmuştur.

Bir savaş endüstrisi doğmuş, savaş endüstri olmuş,  arzın üzerinde akan insan kanı her gün bir az daha değer kaybetmiş, uğrunda dökülen kanın fiyatı Petrol’le ters orantılı düşmüş. Petrol pahallılaştıkça insan kanı ucuzlamıştır.

Olayın içinde bir de muhtemelen organ mafyası var. Ben eminim ki, usta organ mafyacıları şimdi tezgahlarını **Gazze’**ye taşıdılar. Dikkat ederseniz dünyanın bir yerinde savaş biterken başka yerinde başlıyor. Yaklaşık Vietnam savaşının sonunda başlayan organ mafyasının tezgahları hiç boş kalmıyor… Önce Lübnan, sonra Bosna sonra Rwanda ,şimdi Filistin… Acaba bundan sonra nereye el atacak ve pazarı nerede kuracaklar ?

Ne oluyor… ? Neden oluyor ? Bu çatışma nedendir…? Bu boğuşmanın  sebebi ne ? Uzayın derinliklerinde, bizden daha medenî canlılar varsa, acaba oradan bakıp hakkımızda neler düşünmektedirler ?

vondergoltz.jpg  Goltz paşa

Yakın dönemde Türk askeri okullarının değerli Alman hocası von der Goltz paşa harbiyedeki dersleri sırasında “savaş nimettir…” dermiş**.** Savaşın insanoğlu’nun yeteneklerini harekete geçirdiğinden ve dünyaya ivme kazandırdığından söz edermiş. Gelsin de şimdi görsün savaşın ne biçim “nimet” olduğunu von der Golt paşa hazretleri. Evet ! savaş bir nimet, ama organ mafyası için…