Â
-Sen istediğin kadar “olmaz” de, ben “olur” derim… -Sen istediğin kadar “olur” de, ben “olmaz” derim. -Ne olur ne olmaz, sen yine de “olur de…” -Ne olur ne olmaz sen yine de “olmaz” de… -Dostum Olur, kafamı karıştırma -Sen de beni alıştırma…
Olur’la Olmaz yine kapıştılar. Åükürler olsun ki neş’eleri yerindeydi, hava da güzeldi, kış ortasında olmalarına rağmen ortalık günlük güneşlikti. Bu yüzden yaşadıkları gün pek de kötü bir gün sayılmazdı. En azından ümitliydiler. Olur ile en yakın dostu, arkadaşı, sırdaşı, meslekdaşı, kankası, yumurta ikizi Olmaz bu gün kararlıydılar. Söyleyeceklerini söyleyecekler ama çatışmayacaklardı. Neyse… her ne kadar yapılarına ve varlık nedenlerine aykırı olsa da birbirleri ile cedelleşmeyeceklerdi. Ãünkü hava güzeldi… Dedim ya güneşliydi. Ve herşey çok iyiydi.
O zaman ne oluyor ? Olur olurluğundan Olmaz da olmazlığından vaz mı geçiyor ? Ne bileyim ben, bir şeyler oluyor işte… Ne olduğunu bir anlasam… “Olur” derken acaba “olmaz” da onun içinde mi ? veya “olmaz” derken “olur” da onun kimyasında mı ? Neden olmasın ? veya neden olsun ? Her şey birbirinin içinde değil mi ? Mevlânâ hazretleri “Bir buğday tanesinde binlerce harman var…diyor. Yalan mı söylüyor ? Sabırla beklemeli…
Bana kalırsa “olur” un olurluğunda ve “olmaz”ın olmazlığında bir şeyler var. Müşterek bir taraf olmalı. Bir hareket, bir oluş, bir olgu, bir olay… ne dersiniz ? Söz yine **Mevlânâ’**nın “hareketler bereketlerin anahtarıdır…” diyor. Ortada bir “Hareket” olduğuna göre “bereket” de var demektir. O halde “Olur”u da “Olmaz”ı da canlandırıp  yaşatmalı, yaşatmaklı ki dünyamıza hareket gelsin, bundan bereket çıksın, bereket’ten mal ve zenginlik olsun; zenginlik paylaşılsın, insanlar neş’elensin, serpilip gelişsinler, adamlığa yaklaşsınlar, birşeylere benzesinler…
-Hayır (!) banzemesinler… -Evet benzesinler, benzemek zorundalar, yoksa bu böyle gitmez… -Gider… -Gitmez. -Hem gider hem gitmez... -Olmaz, yine başlama… -Sen de beni haşlama…
“Olmaz” ın olmazlığından dem vurduk ya… bu kızın neden her şeye olmaz dediğini kimse bilmiyor. Aslında hak vermemek elde değil… Acaba o “olur” dan daha mı akıllı?… Agresif ve psikopat olduğundan hiç şüphe yok… Olur’un olurluğundaki olgunluk bunda yok… Ham, yetişmemiş... hin, şeytan, iki yüzlü, yalaka... Tembel **Olur'**dan daha atılgan. Girdiği yeri karıştırıyor, fırtınalar estiriyor, bazen de ortalığı kan gölüne çeviriyor… Ey çirkin “Olmaz” sen neden varsın ki bilemiyorum doğrusu… Keşke hiç dünyaya gelmeseydin de her yer “olur” larla dolsaydı.
Yine de varlığın insanlığa nimet, zaman zaman can sıksan da sensiz olmuyor… ne senle oluyor ne sensiz… Var git, tut elini “Olur” un yaşayın beraberce, kardeşçe… Anlaşın, sevişin.Â