Ahmet Cevdet Paşa
Eski zamanın büyük tarihçi, hukuk ve devlet adamı Ahmet Cevdet Paşa diyor ki: “ Eskiden **Devlet-i Âliyye’**nin geliri giderine denkti, ancak maliye’den defterleri getirdiler baktılar ki, Devletin gideri gelirini çok aşmış. Bunun adına yabancı memleketlerde [kriz] diyorlar, bak belâya ki [kriz] lafzının **lisan-ı Türkî’**de karşılığı yok o zaman akıllı kişiler aralarında anlaşıp krize karşılık olarak [buhran]ı buldular"
Osmanlı hiç mi iktisat yaşamadı ? Hiç mi vergi toplamadı ? Hiç mi devlet adına harcama yapmadı ? Nasıl oluyor da tarihler boyunca “bütçe krizi��? nin adı konmuyor ? Bu sözcüğün tedavüle girmesi için on dokuzuncu yüzyılı beklemek mi gerekli olmuştur ?
Tabii ki öyle olmuştur ? Bildiğimiz, inandığımız, gördüğümüz kadarı ile bir zamanlar bu topraklarda dürüst ve namuslu insanlar yaşıyordu. Bunlar “Beytullah��? dedikleri devlet malına el atmaz “ibâdullah��? bildikleri Tanrı kullarının paralarına el sürmezlerdi. Ne gelirde ne giderde zerrece haram bulunmaz, herkes Allah korkusu taşırdı. Yüz yıldan bu yana Allah korkusu kalkınca işler karıştı.
Fert harama bulaştı. Yüzlerde haram belirtileri koyulaştı. Devlet yağması hızlandı, kamunun hakları akıllara gelmez oldu. İşler zamanımıza ulaştığımızda o belirtiler koyu karanlık maskelere dönüştüler. İnsan ruhlarında kara delikler oluştu. Kara paranın kararttığı kara yüzler, nurlu dünyamızı berbat ettiler. Hava ve su’dan sonra suratlar da kirlendi.
İslam faizi yasaklayıp “para ile para kazanmanın��? önünü keserken, dünya nimetlerine sahip olmanın tek yolu olarak “üretim, icat ve ibda��? kapısını göstermişti. Şimdi İslam’ı düşman belleyen ve Berlüskoni’nin değimi ile “Komünizmi nasıl yıktıysa İslam’ı da öyle yıkmaya hazırlanan Batı dünyası, İslam’ın tam tersine, üretim karşılığı gütmeden para dolapları kurarak zifiri karanlığı, sonunda cadı kazanına çevirdi. Efendiler !... 1400 yıl önce faizi yasaklayan İslam haklıydı.
Para ile para kazanılmaz… Para parayı kazanmaz. Paranın kendisi bizatihi bir mal değildir, belki mala ve hizmete aracı olur…o bir kâğıt parçası… Mal karşılığı olmayan para para değildir. Eskiden altın karşılığıydı, şimdi o da yok… Kapitalizm, gelecekte çoğalacak insan sayısını göz önünde tutarak dünyanın işlenmemiş zenginliklerini harekete geçirmek uğruna, mevcut parayı çevirerek çoğaltmayı düşünmüştür. Bunda tarihsel bir yanılgıya düşmüştür. Büyük hatâ işlemiştir. Mal yerine dipsiz hayaller üretmiştir. Aslı olmayan ümitler dağıtmıştır. Rüzgar ekmiş, işte şimdi görüldüğü gibi fırtına biçmiştir. Ola ki pirincin taşını ayıklar.
Avrupa kapitalizmi’nin **Mısır’**dan sonra Osmanlı ülkesini kıskacına aldığı yıllarda yetişen ve yandaşlarınca Keynes veya Milton Friedman gibi dünyanın sayılı iktisatçılarından olduğu ileri sürülen ünlü **maliyeci Cavit bey’**e göre “Bir sermaye toplumun çıkarlarına yarayacaksa, onun yasal olup olmadığına bakılmaz…��? Bu görüş yüz yıldan beri dünyanın her yerinde geçerli olup özellikle geri kalmış ulusların başında “demokles kılıcı��? gibi sallanmaktadır. Banker Soros Maliyeci Cavit
Bir sermayenin “halkın çıkarlarına yarayacağına��? kim karar verecek ? “Afrika’da yarısı **Müslüman Nijerya'**nın tüm petrol gelirini, bir gecede çalarak, İsviçre bankalarındaki hesaplarına yatıran Nijeryalı yöneticilerin rüşvet ve ilham kaynağı Macar Yahudisi banker Soros mu ? Zâlim “Of Şor��?un mucidi **İtalya'**nın belâlısı tüccar-başbakan Berlüskoni mi ? Bu son nokta geçmiş iktisatçıların insanoğluna ihanete kadar varacak hain tedbirlerinin başında yer alıyor.
Ve bütün bu girişimler, yaşlı dünyada, örtülü uyanıkların“ halkın çıkarları��? diyerek gezegeni eşkıya gibi soyan ve kene gibi sömüren bir “asalaklar��? ordusu oluşturmalarına yarıyor. Kene’ler, sülükler bile yeterince kan içip doyarken bunlar hiç doymuyorlar. Yeryüzüne saldıkları fahişe kültürü özellikle her gün bizim basınımızda titizlikle korunuyor.
Bu kriz ekonomik değil sosyaldir. “**bak belâya ki Türkçe’**de adı yok…��? Onu da bir gün birisi koyar inşallah. .