Kalender çekirge dünyayı kafaya takmaz.
Şu Yeryüzü yıkılsa o asla dönüp bakmaz.
Kalender Çekirge’nin bu huyu biliniyor, O nedenle gündemden giderek siliniyor.
O hiç aldırmıyor -benden iyisi yok diyor. Dünyada derman az, belâ ararsan çok diyor.
Bir dala kondu mu, orada durup bekliyor, Ara sıra derin nefes alırken tekliyor.
Cinsdaşları onu gece gündüz itekliyor, Onlara hep kızıyor, kinine kin ekliyor.
Tek dostu Yusufçuk, onun da kanadı yırtık, Geçenlerde dala takıldı, oldu bir pırtık.
Uçarken yalpalıyor hem kuyruğu da çarpık, Kalender kızdı ona, seslendi: -Yeter artık.
Yusufçuk boyun büktü, dedi kalender kardeş, Bulunmaz bana dünyada senin gibi bir eş.
Dilerim, ikimiz olursak ilerde mutlu, Bu olayı cümle dostlar sayacaklar kutlu.
Kalender dedi ey Yusufçuk, ne senin derdin, Neden ikimizin arasını böylesine gerdin.
Yusufçuk dedi kader böyleymiş ey Kalender,
Benim kanadım yırtık, sen misali semender.
Bizi ayrı ayrı yaratmış yüce Yaradan, Sen hiç anlamazsın, kırılan kalpten, yaradan.
Sen ufukta zoru görünce sıçrar kaçarsın, Ben vızıldar uçarım, sen hep korku saçarsın.
Bacakların güçlüdür, hem çok nâzik bedenin.
Tanrı sesini duydu her ibadet edenin.
Bak ellerim nasıl toplandı, yükseldi göğe, Sen ise doymuyorsun, kendini öğe öğe.
Kalender’le Yusufçuk sonunda barıştılar. Fundalara, dallara, çöplere karıştılar.
Yolcu dedi bu diyarda çaresiz durulmaz.
Sular böyle akacaksa ne yapsan durulmaz.