Â
Bir zaman Ãin’de kâhinler geleceği okumuşlar, İmparator’a haber vermişler: demişler ki : “yakında yağmurlar yağacak o yağmur suyundan içen insanlar delirecek” İmparator sormuş :
 âNe yapalım…? Kâhinler yerlere kapanıp İmparator’un eteklerini yalamışlar. Kâhinler cevap vermişler:
âBüyük büyük su depoları yaptırınız yüce hakanımız. Deli yağmurlar başlamadan önce o depoları suyla doldursunlar. Kullarınız, bitene kadar, o sudan içip hiç olmazsa bir süre delirmesinler… İmparator’un aklı yatmış, inşaat için emir vermiş, ustalar kısa zamanda depoları kurmuşlar, içine su doldurmuşlar… Saray halkı yağmurları beklemeye başlamış. Â
Az sonra kâhinlerin dediği çıkmış, bir fırtına başlamış ki, sormayın…arkadan denizler taşar gibi yağmurlar. Her taraf sel, kıyamet, günler haftalar sürmüş yağmur, dinmek bilmemiş. Dolu dolu kocaman kocaman yağarmış, sanki gökten kovalar boşanıyor**. Damlalar** sel olmuş, seller afet, afetten ölüm, açlık ve sefalet. Bütün bunlar bir yana, o sudan içen sapıtmış, Ãin halkı hep birlikte delirmiş. Ãinli’ler yollarda, sokaklarda, köylerde, kasabalarda oynuyor, zıplıyor, çalgı çalıp şarkı söylüyorlarmış. Saray halkı ise sessiz.  Deli suyu içmediler ya, hep depo suyu içtiklerine onlara bir şey olmamış. Huzur içinde yaşamaya devam etmişler.
Günler geçiyor, sokaklar deliden geçilmiyor**, Saray halkı** ise uslu sâkin olayları yüksek pencereden, kale bedeninden, mazgallardan seyrediyormuş. Ancak bir tehlike baş göstermiş. Devletin yüksek memurları, önceki idarenin baş efendileri, devletin birliğini korumakla yükümlü kolluk kuvvetleri bu anlamsız gidişin sonunu iyi görmemişler. Kara kara düşünmektense gidip İmparator’a derlerini dökmek istemişler. Varmışlar Taht’ın önüne, Hepsi birden İmparatoru etekleyip boyun kesmişler:
âYüce imparatorumuz, verdiğiniz isabetli karar üzerine hepimiz depo suyu içerek delilik belâsından kurtulduk, uslu ve akıllı kaldık, ancak deliliğin doruğunda yaşayan bu halk artık bize uymuyor, verdiğimiz emirleri dinlemiyorlar, İmparatorluğunuzda hükmünüz geçersiz, kanunlarınız anlamsız,  mülkünüz harab, bayrağınız yerle bir oldu, memleket elden gitmek üzere… İmparator anlatılanları uzun uzun dinledikten sonra sormuş:
âNe yapalım…
âBiz de deli suyu içelim, delirelim, deli delinin sözünü anlar, o zaman tekrar hükmünüz yerine gelir, imparatorluk kurtulur…demişler. Bunun üzerine imparator emir vermiş, depolarda kalan suyu boşaltmışlar ve onlar da deli suyu içerek deliren halkın arasına karışmışlar. O gün bu gün herkes deliymiş.
Dostlar ! bu Ãin hikayesi gerçektir. O zamanda beri tüm halk deliymiş… Kimse de şikayetçi değilmiş. Deli delinin sözüne uyduğundan insanlar geçinip gidiyorlarmış.
Seksen şu kadar yıl önce bir devlet kurmuşsunuz… Adına “laik” demişsiniz. Seksen yılda halkınız hiç mi değişmedi ? değişmeyecek mi ? değişmesin mi ? Osmanlı İmparatorluğu değişmediği, yeni zamanlara uymadığı için battı, bu da mı batsın ? Büyük Britanya İmparatorluğu değişti, zamana uydu, batmadı, kendini kurtardı, neden Türkiye Cumhuriyetini batırnaya çalışıyorsunuz.  “Laiklik” çıktığı yerde değişmiş, siz hâla “eski zaman laikleri…” Hayır efendim, diyorlar bizim laikliğimiz özel “Türkiye Cumhuriyeti laikliği…” O da ne demek ? sen kimsin ? senin adın ne ? şu yaşanan dünyadaki yerini söyle ?
Adına devlet kurduğunuz bu aziz millet, sizce dangıl dungul aptal deli mi ? O zaman siz de için o yağmur suyunu siz de delirin, yoksa yakında kimse sözünüzü dinlemeyecek. Sokakları oyuncular çoktan sardı bile ? Kanunlarınız artık geçmiyor.
Zavallılar, ne kadar da biçâresiniz. Halkımız sizi çoktan etkisiz kıldı. Batı’ya sürdü, Ege’den denize döktü, Sınıfınız dağıldı, hükmünüz yerle bir oldu, hâlâ oturmuşsunuz Ankara kalesine Kellim Kellim la yemfa… Suyuna tirit lakırdılar. Eloğlu sınırlar kalkacak, dünyayı şirketler yönetecek, ırkçılık tarih oldu diyor, bunlar “dur, daha değil” diyorlar, kimin adına ve ne için ?  İnsanlar yüzyıllardan beri gelen idare, sistem, rejim numaralarından bıkkınlık getirip yeni ufuklarda yeni araştırmalara girmişler, bunlar mazgal deliklerinden ortalığı seyrediyorlar.
Rabbim İnsanoğluna akıl fikir ve şu zamanı aşıp, zincir parçalama gücü versin. Bu demir kuşak bu bedene dar geliyor.