Â
Kalender Ãekirge sabahtan istiklal caddesine çıktı**. Taksim’e gidecekti âYasak**… dediler. Kalender Ãekirge bir zıpladı **Dolmabahçe Sarayı’**na kondu. Pencereden baktı, içerde II. Abdülhamid’i gördü. **Büyük Salon’**a girmek istedi â Yasak dediler… Kalender Ãekirge bir sıçradı, Ankara’ya Büyük Millet Meclisi’ne kondu… Kapıdan geçmek istedi âYasak dediler.Â
Kalender Ãekirge son günlerde pek mutluydu. Onu bu halde görenler şaşırıyorlardı. Ne oldu ? neden bu kadar şen ve mutlusun ? diyorlardı. Kalender Ãekirge başını çevirmeden onlara â Mutsuz olmak yasak…diyordu. Bir an geldi herkes **Kalender Ãekirge’**ye acımaya başladı. Etrafta bu derecede kara bulutlar dolaşırken acaba bu çekirge neden bu kadar mutluydu ?
Vaktiyle Ãin’de bir hükümdar varmış. Pek zâlim, pek gaddar, pek şedit, pek hunharmış, o adeta bir terörist’miş. Onun bir de veziri varmış. O vezir de pek zâlim, pek şedid, pek hunharmış…Hükümdar tüm zulme yarar işlerini ona gördürür, onu, zulmün vazgeçilmez maşası olarak kullanırmış… Ara sıra Vezir’e sorarmış :
-Halkım ne yapıyor…?
-Kara kara düşünüyor…
-Devam et Vezirim…Zulme ara verme. Kimse baş kaldırmasın, mülkümde fitne çıkmasın. Â Vezir, zulme devam edermiş… Sonra Hükümdar yine sorarmış :
-Åimdi ne yapıyorlar…? Hükümdar her soru sorduğunda Vezir, aynı cevabı verirmiş: Düşünüyorlar… Düşünüyorlar… Bir gün Hükümdar yine aynı soruyu sorunca Vezir:
-Åimdi artık düşünmüyorlar… sokaklarda kol kola tutuşup dans ediyorlar… demiş. O zaman Hükümdar oturduğu tahttan doğrularak haykırmış…
-Tamam Vezirim kes… Zulmün sonu geldi. Â
                      Hükümdarla Vezir zulme bayrak açtılar,                        İnsanlar o ülkeden, korkarak kaçtılar.
**Kalender Ãekirge’**nin mutluluğunu sakın ola ki vurdum duymazlıkla karıştırmayın. Kalender Ãekirge gerçekten mutludur. Herhangi bir reaksiyon veya programa bağlı olmadan mutludur O doğuştan mutlu bir **Ãekirge’**dir. Bu yüzden ona “Kalender” dediler. O bu isme uygun olduğunu daha doğduğu gün gösterdi. Ãamurların içinden gülerek çıktı. Dünyaya gözlerini açtığında bir bataklığın içindeydi. Buna hiç aldırmadı. Onun Programında gam yoktu. Kalbine hüzün yazılmamıştı. Genetik yapısı sıkıntıya uygun değildi. Dedim ya, O başka bir **Ãekirge’**ydi.
Kalender Ãekirge’nin bir kankası vardı. Adı Yusufçuk. Kalender O’nu çok severdi. **Yusufçuk’**la Kalender aynı cinsten değildi. Aralarındaki tek ortak nokta, her ikisini, de yeşil oluşuydu. Boyları da aynıydı, ama biri sıçrıyor diğeri uçuyordu. Yusufçuk helikopter gibi çift kanatlıydı. Pırpır edip uçarken kanatları birbirine değmezdi. Bazıları, ilim adamlarının helikopteri icat ederken Yusufçuk’tan ilham aldıklarını söylerlerdi.
                     Kalender Ãekirge’nin Yusufçuk oldu kankası                      Yoktur O’nun ne kredi kartı, ne de bankasıÂ
Yusufçuğun bir adı da “peygamber devesiydi” zira Yusufçuk ön ayaklarını bazen dua eder gibi birbirine yaklaştırır öylece dururdu. Doğrusu bu ya Yusufçuk sanki o anda, Yaradanına yalvarır gibi olurdu. Kalender Ãekirge ise bu maneviyatlı işlerden hiç anlamazdı. Yusufçuğun bu hareketine bakar kalır, anlam veremez, bir işaret alamazdı. Yusufçuk’la **Ãekirge’**nin çok önemli bir yapısal farkı daha vardı: Yusufçuk başını sağa sola çevirir, Ãekirge ise bunu yapamazdı. O hep tek yöne bakardı.
                    Kalenderle Yusufçuğu bir kafese koydular                      Kalenderle Yusufçuk bu karara uydular
Kalender Ãekirge ile Yusufçuk geçen Perşembe Åişli’den giderken yolda, işçileri yere yatırıp sürükleyen polisleri gördüler. Yusufçuk başını çevirip baktı. Kalender Ãekirge bakmadı. Ortamı beğenmemişti. Bir sıçradı gitti, İstanbul Valisi’nin masasına kondu. Vali kızdı. Ãekirge’ye âSen provokatör’sün, bu masaya konmak isteyecek başka çekirgelerin hakkını yiyorsun. Türkiye demokratik ve hür bir ülkedir. Sen ne kadar demokratsın ? Â Başkasının hürriyetini engellemeye utanmıyor musun…? dedi. Sonra Vali maaşlı ve taşralı polislerine döndü ve â Bu Ãekirgeyi coplayın… dedi. Ancak “orantılı güç kullanın, Ãekirge size zarar vermesin…” dedi. Kalender Ãekirge öyle kolay kolay coplanacak cinsten bir çekirge olmadığına bir uçtu, bir daha görünmedi.
                     Polisler koşuştular Ãekirgeyi coplamaya                       Ãekirge durur mu, o da başladı hoplamayaÂ
Kalender Ãekirge uçtu gitti ya, ya kankası Yusufçuk ne oldu ? O da satışa geldiğine ağladı durdu. Ellerini açıp polislere dua etti. Rabbim kabul buyura.       Â