Çobanın Oyu üstündür

coban.jpg                                            Â

Kadın diyor ki  “ Benin  oyum çobanın oyuyla nasıl eşit olur ? ”

Olur ! hatta Çoban’ın oyu sizin oyunuzu geçer, geçebilir. Geçmelidir de. Çobanın oyu Devlet için daha değerli  olur, olabilir. Olmalıdır da.  Çünkü oy için gerekli olan “bilgi” değil “vicdandır”. Vatandaşlık vatandaşların “vicdanı” üzerinde kurulur, yükselir, gelişir. Ber vechi kaide Vicdanlı insanlardır vatandaşlar. Yürekli insanlardır vatandaşlar. İyi insanlardır vatandaşlar. Kötülükte bir araya gelmezler, hep iyilik gözetirler. Bilgiye ulaşamamış  olsalar da…Vicdanlı cahil, bilgili kötüden iyidir.

Vicdanın ham maddesi hukuk duygusudur. Başkalarının hakkını yemeyen insan hukuk sahibidir, O insan vicdanlıdır, o vicdanlılar topluluğundan Devlet doğar. Bilgililer topluluğu ondan hemen sonra gelir. “Çağımız bilgi çağı diyenler” haklıdır ama kişilerde vicdanın ızi yoksa o “bilgi” insanlığın başına belâ olur.   Hanımefendi… Yeryüzünde nice bilgili insanlardan çıkmıştır tarih boyunca vahşî hayvan gibi azılı halk düşmanları.

Vaktiyle eski Yunanistan’da Perikles ile Temistokles arasında seçim yapılıyormuş. [gdt:gereğinden dolayı “tekrar”] Vatandaşlar sabahleyin kalkmışlar, yıkanıp traş olmuşlar, temiz elbiseler giymişler, güneş doğarken evlerinden çıkıp seçim yerlerine yollanmışlar. Perikles meraklı, ortalığı kolaçan etmek istemiş, yolda bir köylüye rastlamış, fotograf yok ya, köylü Perikles’i tanımıyormuş, hiç görmemiş… Perikles köylüye sormuş:

–Kime oy vereceksin ? Â

–Temistokles’e…

–Neden  Perikles’e vermiyorsun ? Yunanistan’ı Perikles kurmadı mı ? vatan millet, Delos birliği… Köylü feryat etmiş:

–Perikles’ten bıktım, yıllardır Perikles, Perikles… yeter artık, başka adam yok mu ?

TV döneminde buna “surat eskimesi” diyorlar. Politikacıların sonu anlamında… Rabbim hiçbir siyaset adamını böyle bir felakete mahkûm etmesin. Ülkeyi kuran bile olsa… “Siyaseten ölüm” savcının yasaklamasına benzemez, adamın cesedi bile bulunmaz, mezarsız kalır zavallılar. Savcı’nın yere gömdüğü siyasi, gelecek yıl dipdiri filiz verir, aradan otuz yıl geçse kemiklerini çıkarır, tabutunu bayrağa sarar, Devletin top arabasına koyar, getirir şehrin en uğrak yerine gömersiniz. Üstüne de anıt mezar yaparak… ama halkın sandığa gömdüğü siyasi’den hiçbir haber alınmaz… İşte bu halkın vicdanıdır. Bir başka söylemle Siyasî hukuğun temeli…

Siyasi hukuğun temelinden doğacak Anayasalardır geçerli ve sürekli olacak Anayasalar. Hukuk hocalarının eskimiş kitaplarından çıkan fersûde, pejmürde, prematüre anayasaların yaşayacağını mı zannediyorsunuz ?  Temelsiz, köksüz, geleneksiz metinler doğarken ölüyor.Son yapılan “Richmond oteli anayasasının” başka türlü olacağına inanabilirmiyiz ? Â

Sapanca’da Richmond Otelinde son anayasa yapılırken Malezya’dan, Endonezya’dan Tayvan'dan getirilen masörler, masözler profesörleri uzun masalara yatırıp oğuştururken doğdu bir “Anayasa.” Bakalım ne kadar sürecek ? Göreceğiz. Halbuki aynı saatte Kasabada, evlerde, çarşıda, Bostancı’nın kahvesinde 93 muharebesinin Kafkas muhacirlerinin torunları da “anayasa” konuşuyordu. Masörler, masözler bıraksaydı da, o profesörler gelip bunları dinleselerdi, belki anayasa hukuğu bilgileri artar ve daha “kalıcı” anayasa yapabilirlerdi.

Neye yarar ki o anayasacılar için gelip burada ihtiyarları dinlemek öylesine “eşyanın tabiyatına” aykırıydı ki, sonuçta girişilen şu sakat işin akibetini Sapanca’da bir çocuk dahi kestirebilirdi.

Bir “Çobanın dahi oyu üstündür” anlayışına varmadıkça, bu ülkede ne demokrasi olur ne de Anayasa. Musa Kelimûllah, aleyhisselam, Sina çölünde çobanla konuşurken bir peygamberdi ama ikisinin de “oyu” aynıydı. Siz ne biçim demokratlarsınız ? memleketi yücelterek geliştirme sevdasına kapılmışsınız. Siz ülkeyi havalara uçurmak değil uçurtma bile uçuramazsınız.