Ülkeyi kimler geriyor…

ulke.bmp

gerilimi düşürelim” diye diye Türkiye’yi  gerilimin taaa ortasına itiyorlar. Toplumsal  sınıf ve siyasal yapıları dolayısı ile gerilimden kendilerini kurtaramayanların çoğunlukta olduğu bir yerde gerilim nasıl düşürülecek ? Kimse bu gerilimi istemedi ki, kimse nasıl gerilime ulaşıldığını da bilemedi. Şimdi taraflar suçu birbirlerinin üzerine atma yarışında  iyice yol alacaklar, sonunda hodri meydan… Rabbim encamını hayreyleye Â

Herkes arı kovanına çomak sokmak için birbirini çiğniyor, yarın arılar ortalığa yayıldığında artık suçlamanın ne önemi kalacak…? Arılar suçluyu da sokacak, suçsuzu da…

Yüz şu kadar yıl önce İttihadı Terakki ve Hürriyeti İtilaf fırkaları Türkiye’yi gere gere koca Osmanlı imparatorluğunu parçaladılar. Altı asırlık devlet bir gecede ortasından çatlayıp un ufak oldu. Sonrası malum… Ordular cephelerde savaşırken dahi İstanbul’da politikacılar birbirleri ile uğraşırlardı. Sonunda gerilim orduya da sıçradı, koca Balkan yarımadası 1912’de Devletin elinden çıktı. Balkan savaşında ordumuzun kumandanları birbirleri ile çekişirken Bulgarlar Edirne’ye girdiler. Uluslararası dengeler el verseydi İstanbul’a da gireceklerdi.

Bu olayda devrin Bulgar Başbakanıİstanbul’da derdimizi anlatacak kimse bulsaydık, bu savaşa girmezdik…” dedi. Galatasaray Lisesi mezunu Başbakan **İstanbulof’**un Osmanlı Başkentinde laf anlatacak kişi bulması için ne kültürel kökeni ne de adının sihri yetmemişti.Â

Yeryüzü yeryüzü olalı hiçbir devlet sadece bir başka devletin saldırısı ile yıkılmamıştır, her devlet önce kendi içinden yıkılır… Yabancı saldırıya kucak açan yerli düşmanlar, kurdukları kendi devletlerini kendileri, kendi elleri ile yıkarlar… Böyle zamanlarda yabancı saldılarına karşı kurulmuş ordular çaresiz kalırlar. Lübnan ordusunun İsrail saldırılarına karşı durmayışı gibi… Irak’ta bir kesim eski Baas aydının Amerikan bombardımanı nimet sayması gibi… Bir ülke içinde hayattan ümit kesen mutsuzların, bir başka ülkenin saldırısından medet ummaları mümkündür. Bu tavır genişlerse o devlet ortadan kalkar, **Tibet’**in Çin’in içinde ortadan kalkması gibi. Büyük devlet küçük devleti yutar.

Devletlerin nasıl kurulduğu, nasıl yürüdüğü ve nasıl ortadan kalktığını merak edenlerin İbni Haldun’un “Mukaddime”sine baş vurmalarında sayısız faydalar vardır. İnsanlık tarihinin yetiştirdiği bu en büyük düşün ve aksiyon adamına göre bir devlet kurulmaya ve yükselmeye başladı mı, onun ilerleyişini kimse durduramaz, çökmeye başladı mı da onun çöküşünün önüne kimse geçemez. Çöküş hızlandığında o ülkenin akıllı adamları “biz ne kusur işledik ? acaba nerede yanlış yaptık ? ” diye günler geceler boyu düşünceye dalarlar, bir takım tedbirler almaya çaba harcarlar, ancak alınan tüm tedbirler çöküşü önlemek bir yana sadece arttırmaya yarar. Artık ömür bitmiştir ve defteri kapama zamanı yaklaşmaktadır. İbni Haldun bu anlamda tek tek insanlar gibi devletlere de ömür biçmiştir. En uzun yaşayanı 600 yıl yaşar diyor… Yani "Devleti aliyye: Osmanlı İmparatorluğu" gibi…

Asrın başında Çarlar devrilip Bolşevik Rusya kurulduğunda aklı işleyenler de aynı şeyleri söylemişlerdi. İbni Haldun’dan kopya mı çektiler bilinmez ama Bakü’de başını Resûlzade’nin çektiği bir grup bağımsız Azerî aydını, bu devlet “seksen yıl yaşar” demişti. Dedikleri gibi oldu. Tam gününü söylemişler.   Â

**Türkiye’**yi kimler geriyor… ? Tabii ki iki taraf birlikte geriyor… Çare: iki tarafında da centilmence anlaşarak sahneden çekilmesi. Ülke’ye, vatan’a, tarih’e hizmet budur. Kafası, ve suratı eskimemiş yeni bir insan cinsi zuhur etmedikçe işimiz zor. Â