Â
-Hoca Eskihisar’da yağmura tutulduğunda sen oralarda mıydın ?
-Hayır kargalar yağmurda uçamaz, gaaak gurk tısss.
-Neden ?
-kanatları ıslanır da ondan,
-İyi ya sen de kanatları ıslanmış bir karga olarak uçsaydın,
-Fazilet bu gün fenayım, bana dokunma.
-Ne zaman iyi oldun ki ?
-Sen aptal, kendini beğenmiş ukala, çekilmez, bir kargasın.
-Sen de rezilin rezili fevkaladenin fevkinde iğrenç bir kargasın.
-Ben neysem neyim, sen kendine bak, lavuk.
-Söylesene oralarda mıydın ?
-Evet oradaydım, neden sordun ?
-Hiçç… gaaak gurk.
-Nasıl hiç ?
-Ben kenardan bakıyordum, adam 71 yaşında ne biçim tırmanıyordu kaleye gördün mü ? yağmura falan da aldırmadan resim çekeceğim diye oradan oraya koşuyordu, yanındaki müze müdürü ile asistan bayan, kale kapısının altına sığınmışken, o  bir elinde şemsiye bir elinde fotograf makinası ortada gezdi durdu, gaaak gak.
-Ne kalesiymiş orası ?
-Rezalet biraz rezilliği bırak, bu zamanda cahillik rezilliktir. biraz bir şeyler öğren, acık kitap oku, TV'de dizilere bak, belgesel izle, Bilgisayarın var mı senin ?
-Yok…
-Sana kargalar güler, git Bilgisayar al, paran yoksa bilgisayarı olana kablosuz bağlan…
-Anladık, anlat şu kaleyi Gaaak. Guuurk. (açlıktan karın ağrısı) Â
-Vazgeçtim…neş’emi kaçırdın, anlamaza ne anlatılır ?
-Sen anlat, ben anlarım ?
-Nah anlarsın…Gak.
-Anlatsana, pis karga
-Bu kalenin tarihi karışık, kimin ne zaman yaptığı belli değil, Roma diyen var, Ceneviz diyen var, şimdilerde adı “Eski Hisar” Â Avni Dilbaz müdürlüğü zamanı burada arkeolojik kazı yaparak Doğu kulesinin yanında bir sarnıç ortaya çıkarmış, Hocayı çağırıp göstermişti. Hoca üstü açık, suyu çekilmiş sarnıcın, vaktiyle tavanını tutan sütunlarına hayran olmuş… - Burada gece ışıklandırma yaparak ne güzel konser olur demişti.
-Sen gördün mü sarnıcı ?
-Yağmur olmasaydı gidip bakacaktım, Hoca da o tarafa gidemedi.
-Kargalar yağmurda uçar demiştin, uçsaydın ya…kanatların mı ıslanırdı ?
-Rezalet susar mısın ? Garrrk kuuurk trısss tıkır, şııııırt. (Adrenalin salgısı)
Fazilet ve Rezaletin adını koyup görmeye gitmedikleri sarnıcı ziyaret bir başka bahara kalmışken ben bu arada kalede vaktiyle yer alan anfiteatr’a sonraki bir onarımda plastik koltuklar koyduklarını tesadüfen fark edip dertlere uğradım, nasıl da daha önce görmemişim. Müdür Mustafa Ãzçelik â Ben yakında bunları değiştireceğim, dediğinde uyandım. Sağ ol Müdür, sen her derde dermansın… Bir daha gelişimde bunları burada görmeyeceğim, bizim mutfakta bile plastik eşya yok, kim koydu bu renkli ucubeleri buraya…?