Â
Ferdi Tayfur’un 400 bin hayranı san’atçıların özel hayatlarının ifşa edilmesine karşı çıkmış. Bu muazzam halk kitlesi RTÃK’e baş vurarak bu eylemin TV’lerde yasaklanmasını istemiş… Ne hakla ?
San’atçının özel hayatı olmaz ki… Onların kendi hayatları yoktur. Onların hayatları san'atlarıdır. Halk o san'ata ve dolayısıyle onların hayatlarına el koymuştur. Onlar halkın önüne çıkmış, san’atlarını ve marifetlerini halk adına sergilemiş kişilerdir. Onlar halkın temsilcileridir… Elbette halk temsilcilerinin özel hayatını merak edecek ne işler çevirdiklerini öğrenmeye çalışacaktır. Halkın bu arzusu yasaldır, kutsaldır, kendisine temsilcilik verilen kişinin neyi ? nasıl ? ne zaman ? ve nerede ?  temsil ettiğini ülkedeki ve yeryüzündeki tüm insanlar öğrenmesin mi ?
**Åarkı halkın emanetidir**Â
Amerikan hafif müziğinin en ileri temsilcilerinden Bing Crosby vaktiyle demiş ki: “ben şöhretimi benim gibi şarkı söylemek isteyip beceremeyenlere borçluyum…” Bu demektir ki halk şarkı söylemek arzusunu bir kişiye emanet etmiştir. Onun çok güzel şarkı söylediğine inanarak, “kendi adına” sevdiği şarkıları ona söyletme sevdasına kapılmıştır. Åarkıcı böylece bir görev üstlenmektedir O, görevini, her boyutu ile ve tam bir başarı ile yerine getirmek zorundadır. Åarkıcı yüksek yere çıkar, görevini yapar, O, herkesin baktığı yerdedir. Görevini yapmayacaksa oraya çıkmasın. Tersi eşyanın tabiyatına aykırıdır. Halk müzisyeni ile şarkı söyler, ressamı ile resim yapar, yazarı ile derdini anlatır.
Tabii ki bu görevlinin ne mal olduğunu herkes merak edecektir. İnsanlar O’nun özel hayatına balıklama girecektir. Bu piyasanın gereği budur. Magazin basını bu gereksinimden doğmuştur. Bu şımarık basının da bir var oluş nedeni ve çağdaş toplumda önemli bir yeri var… Biz o basından değiliz, savunmasını da yapmayız, fakat O vardır.
Ãzel hayatınızı korumaya çalışıyorsanız, halkın karşısına çıkmayacaksınız… Adınızı sakınıyorsanız  San’atınızı evinizde yapacaksınız, kalabalıkların önünde, arkasında, yanında durmaya  meyl etmeyeceksiniz, Hem halkın karşısına çıkalım, hem de gizli saklı özel hayatımızı yaşayalım. Yok öyle yağma…
**Neco halka saldırdı**Â
Meşhur olmuş kişiler devamlı halkın kontrolündedir. Halk onları gece gündüz denetler. Bunu da zıpır gazetecileri aracılığı ile yapar. Onlara Batı’da “paparazzi” derler. Bu isim İtalyanca’dır. En haşarı, en yaramaz en ele avuca sığmaz gazeteciler Paparazi’lerdir. Doğrusu da budur. Bu alanda en güçlü gazeteciler en şirret olanlarıdır. Onların tuzağına düşmeyen sanâtçı yoktur. Paparazzi ile iyi geçinmeli, bir yolunu bulup onlara, kendi dillerinde hitap etmeli. Åifrelerini bulup kodlarını çözmeli.
Türkiye’nin nadir yetiştirdiği san’atçılardan “Neco” mahlasıyle meşhur Nejat Ãzyılmazel bir yıl kadar önce gazetecilerin üzerine yürüyüp onlarla sokak ortasında kavga etti, onlara hakaretler yağdırdı… Ne oldu ? sümenaltı oldu. Artık kimse kapısını aşındırmıyor. Peşine düşmüyor, adam gündemden silindi. İyi mi oldu ? Hayır ! iyi olmadı Neco daha uzun yıllar şarkı söylemeli ve herkes onu dinlemeliydi. Yazık oldu. Halkın sevdiği bir insandı, gazetecileri bahane edip halka saldırdı.
San’atçıların içinde bir de daha başlangıçta özel hayatı ile işe girişenler vardır. Bunların görevi san’atlarını aşar. Halk içinde biriken terslikleri, yaramazlıkları onların aracılığı ile ortaya döker, içini boşaltır, rahatlar. Bu kişilerin san’atları esrarengiz kişiliklerinin yanında solda sıfırdır.
Konu çok değişiktir. Allah vermesin. Â Â Â