Â
Avrupa Parlementosu’ndan bir Alman Milletvekili “İslam’ın Avrupa’da yeri yoktur. İslam Avrupa’nın tüm değerlerine aykırıdır…” dedi.
Elhamdülillah… Ãok mutlu oldum. Böylece bu ağzı kalabalık adam**, Avrupa** uygarlığı ile İslam medeniyeti arasındaki farkı ortaya koydu… “İslam bize uymaz”  Dedi. Ãok doğru söyledi. “Uyar” deseydi üzülür, kahırlanırdım. Â
Bu fark büyüktür, hem de çok büyüktür… Bence Avrupa ve onun gerisinde Pasifik okyanusun kıyılarına kadar uzanan Batı medeniyeti, onbeş asırlık İslam medeniyetinin yanında “Nefsi emmare” mertebesindedir.  İslam ve Müslümanlar, son yaşanan kanlı olaylar yüzünden, yedi derecelik “tasavvufi tekamül” mertebelerinde, zorunlu biçimde kendilerine “çeki düzen” verme gereğini duymuş ve Allahüâlem “Levvame” ye ulaşmış olabilirler. Batılılar ise henüz “Nefsi emmare” nin başlarında yer tutmuşlardır**.** Yani doğal itişimler ve yontulmamış reaksiyonlarla  yaşayan ilkel nefisler. Doğdukları gibi kalmışlar.
Avrupa Milletvekilinin “Avrupa”nın değerleri” dediği nedir ? Filistin- İsrail savaşı mı Â ? Amerika- Afganistan- Irak savaşı mı ? bunlar felaketin tablosunda ilk bakışta göze çarpan değerler. Amerikan iç savaşından beri Batı’nın iki yüz yıldır çalıp söylediği “insan hakları” türküsü bu yerlerde nereye gitti ? Neden hiç ses duyulmuyor ? Â Dünyanın süper gücü ve Batı medeniyetinin şu sırada en önde gelen ülkesi Amerika, Â terörist kovalama adına Dünyanın bütün Müslüman ülkelerine savaş ilan etmiştir. Yakında İran’a saldıracak. “Durmayın orada yakarım…” diyor.
Afgan savaşının en kritik günlerinde, o ülkede dereler boyu kan akarken, İngilizler  Kabil’ de aç kalmış ihtiyar kör aslan Marjan’a Londra’da para toplayıp et gönderdiler. Marjan’ın yiyecek hakkı kadar o ülke insanlarının beslenme hakları yoktu. Bu muydu Batı’nın değeri… ? Â
Savaşın Amerikan savunma bakanı Donald Rumsfeld, bakan olmadan önce bir ilaç firmasında müdürdü, o firma AİDS’e karşı bir ilaç üretiyordu. Sudan’da “Eşşifa” isimli bir firmanın da benzer ilaç ürettiği anlaşılınca Rumsfeld, eski firmasındaki arkadaşlarına hoşluk olsun diye harb içinde bir gece Irak’ı bombalamaya giden B-52 uçaklarını gizlice Sudan’a çevirerek “Eşşşifa” laboratuarlarını imha ettirdi. Bu muydu Batı medeniyeti.
Fransız gazeteleri şu anda “Nuhun gemisi” şirketi ile uğraşıyor. Bu şirket Afrika’nın Ãat ülkesinden 130 çocuğu çalarak Avrupa’da sapıklara satmaya niyetlenirken yakalandı…
Batı medeniyeti birkaç yüzyıldır Afrikayı soyarken Belçika’yı tetikçi olarak kullanmıştı. Hiçbir varlık sebebi olmayan bu ülke şimdi dağılmak üzeredir. Açlıktan ölmüş milyonlarca Afrikalı çocuğun kan parasını da boynuna asarak gidiyor.
Bin dokuzyüz’lerin başında Uzakdoğu’da Fransız sömürgesi olan Yeni Kaledonya’da yerli bir kahve üreticisi Kanak köylüsü, kendi ürettiği kahveyi  içerse cezası idamdı. Onu asan cellat 15 frank ücret alıyor bir de mahkumdan kalan kahve fincanını yalıyordu. Zira mahkumun son arzusu bir fincan kahve içmek olabilirdi ama bitirmeye hakkı yoktu. Bir yudum alacak fincanı yerine koyacaktı. Fincanda kalan son kahve telvesi celladın hakkıydı. Bu muydu Batı medeniyeti ? Batı’nın yüksek insanî değerleri ? O vahşî yıllarda Paris’te Åanzelize kahvelerinde süslü boyalı kokanalar rahat kahve içsinler diye acaba kaç Kanak köylüsü hayatını kaybetti ? Hatıraları önünde saygı ile eğilirim. Â
Holandalılar Endonezya’yı ele geçirdiklerinde, insan eti yiyen yerli Aborijen halklara  yamyamlığı yasak ettiler. Bir süre sonra Japonlarla savaşa tutuşunca yasağı kaldırdılar.  “Japon yemek serbesttir…” dediler. Bu muydu Avrupa medeniyeti…
İngilizler ilk makinelı tüfeği kullandıkları 1895 Omdurman savaşında ilk gün altmış bin yerli öldürdüler. O sırada Orduda teğmen ve aynı zamanda gazeteci olan, sonraki yılların büyük devlet adamı Â Churchill, Londra’ya şu telgrafı çekti: “Medeniyetin silahları önünde 60 bin vahşî yok oldu…”
Erken Sömürge döneminin İngilizleri için dünyada iki cins halk vardı: “Medeniler ve vahşiler…” Yaşaması gereken “Batılılar” ve ölmesi gereken “vahşiler” Başta Hindistan olmak üzere tüm sömürgelerde ateşli silah kullanmayı ilk onlar başlattılar, Fikir Fransızlardan çıkmıştı, İngilizler üzerine atladılar.
İşte buydu **Avrupa medeniyeti…**Â
Sen boş versene sayın milletvekili, İslam’a karşı oluşunuzun sebebi bellidir. “Avrupa’da İslam’ın yeri yok” Â doğrultusundaki söyleminizin kökeni sabittir**. İslam** her türlü eşkiyalığın sonudur. Size yaramaz. İslam bir gün ufkunuza yayılırsa size ve ortaklarınıza yer kalmaz.
Avrupa’da  İslam’a yer yok diyorsunuz.Destur... İslam’da Avrupa’ya yer var mı ?   Â