Â
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu fânî âleme veda ettiği gün doğanlar, bu yıl 68 yaşına girdiler. Bu nesil, bir ömür boyu Atatürk’ü andı… O’nunla yaşadı, O’nun hatırasına saygı gösterdi. O’nun kurduğu bir Devlet düzeni içinde yaşamaktan mutlu oldu. Eskiyi unuttu. Gözünü ileriye çevirdi. Onurlu ve haysiyetli bir yaşam biçimi tutturdu. O’na benzemeye çalıştı..
Atatürkgiller’den şair Behçet Kemal Ãağlar, bir toplantıda karşısında yer alan gençlere bakarak “Mustafa Kemaller” yirmi yaşında demişti. Åimdi onlar da ikinci otuzun sonundalar.
Benim küçüklük ve gençlik yıllarımda bazı kişiler Atatürk’ün savaşta değil ama barışta yaptıklarını küçümseyip onun aleyhine konuşuyorlardı. Bunlardan ilki  Cevat Rıfat Atılhan’dır. Mustafa Kemal karşıtı olarak ilk sözü ondan duymuş ve hemen tepki göstermiştim:
-İnkilaplarımız ne olacak ? Cevap bir soruydu:
-Hangi İnkilaplar ?
İkinci kişi ondan da ileriydi. O da İstiklal savaşını küçümsüyor, Yunanlılarla yapılan Anadolu muharebesine luzum olmadığı inancını taşıyordu.
Ondan sonraki yıllarda Atatürk aleyhine çok söz işittim ben… Yolum hasbelkader sağ basına düşmüştü. Ãalıştığım gazetelerden birinin genel yayın müdürü Atatürk’ün adını anmamaya özen gösterir, mecbur kaldığında da başı ile Ankara istikametini gösterek “İşte oradaki… “ derdi. Bir de söverdi ki, onu yazmaya bu kalem el vermez…
Åimdi rahmetli oldu ya, severdim kendisini. Gazetesinin başlığı karaydı. Tüm gazeteler kırmızı çıkar, o israrla bütün yıl, kara başlık koyardı, zira o yıllarda kırmızı renkle yazılan gazete isimleri, Gazî’nin vefat ettiği 10 kasım’da bir günlüğüne “kara” matem rengine dönerdi. Bu gelenek Basın’da uzun yıllar sürmüştü, Â şimdi terkedilmiştir. Eğer o müdür, gazetesinin başlığını kırmızı atsaydı, 10 kasımda “karaya” dönmek zorunda kalacak, bunu da içine sindiremeyecekti, bu yüzden gazetesi bütün yıl kara başlıkla çıkardı.
Mustafa Kemal bir savaş kahramanıdır. Barışı bilmem ama savaşın sahibidir. Bir ulusun kaderini silahla değiştiren adamdır. Yunanlıların lideri Venizelos, Ege denizinin  ortasındaki “Skiros:Akrep” adasına pergelin bir ayağını koyarak harita üzerinde bir dair çizip, **Eskişehir’**e kadar uzanan bir Kuzey Anadolu kara parçasını “Megalo İdea: Büyük İdeal” adıyla  “Yunanistanındır” diye ilan ettiğinde, buna karşı çıkan ilk Türk ve Ordu kumandanıdır.
Atatürk 12 eylül 1683 günü Viyana önlerindeki Kalenberg: Almandağı Â savaşında yenilerek geri çekilmeye başlayan Türk ulusunun 250 yıl, 7 ay, 13 gün süren bozgun ve geri dönüşünü Â Sakarya nehrinin kıyısında durduran adamdır. Sonra düşmanı sürerek Ege’den denize atan adamdır. Â
“Burası Yunanistandır” diyerek tüm “İyonya sahilini” kendi coğrafyasına katmaya heveslenen şımartılmış bir ulusun, siyasal ve geopolitik emellerini, Â tarih sahnesinden silen adamdır.
Ve Atatürk Türk Tarihinde Cengiz Han, Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmet gibi ulusuna yaşama alanı ve güvenilir sınır açmaya çalışan cıhangir bir hükümdardır. Bin yıllık Türk halk hareketinin şeklini değiştiren, onun gücünü hükümdarların elinden alarak kandisine iade eden adamdır.
Türkler Atatürk’ü sevmek zorundadır. Tarihçi Cevdet Paşa Osmanlı zamanı “Padişahı, vatanı ve ana babayı sevmek fazilettir” demişti. Åimdi Saray ve Padişah yok… Åimdi **Atatürk’**ü, sonradan onun yerinde oturanları ve şu kurulu düzeni, vatanı ve ana babayı Â sevmek fazilettir. Yani Erdem.