Â
Barışın onurunu korumak, savaşın fâciasını önlemekten zordur. Sırası geldiğinde savaş yapılmayacaksa barışın şerefi nasıl korunacak ? Diplomat masalarında uzayıp giden konuşmaların bir silahlı felâketle sonuçlanmaması için nasıl bir gayret gösterilecek ? Barışa karar verilecekse bu görüntüyü “sünepelik, miskinlik, kararsızlık, öz güvensizlik ve korku” psikozlarından ayırmanın çaresi nasıl bulunacak ?
Barış ve ulusal onur bir arada nasıl sağlanacak ? Askerlerin savaşta gösterdikleri şecaat kadar, müzakere masalarında gururla ve  kahramanca çarpışacak devlet adamları nerede ?
Yabancı ajanslar Türk Dış İşleri Bakanı, eski “Baş müzakereci” Â Ali Babacan’a “Ali Baba” lakabını taktılar bile… Olaylar çığrından çıkarsa yakında “Ali baba ve kırk haramîler” de diyebilirler.
Kuytu köşelerde, pencereleri örtülü karanlık odaklarda, tavan arası ve merdiven altlarında konuşulanlara yine “sansür” geldi. Devlet kademesinden haber çıkmıyor… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan âNe söylediniz ? diye soranlara âSöylediklerimizi söyledik, diye cevap veriyor. Yani “daha önce ne söyledikse onu söyledik” anlamında… Ya öncekileri hatırlayan çıkmazsa…
Biz muhabirler eskiden Süleyman bey’e sorardık:
-İçerde ne konuştunuz ?
-Gündemdeki meseleleri… -Gündemde ne vardı ?
-Konuştuklarımız. Â
Åimdiki başbakanımız, büyük olasılıkla Türk diplomasi tarihine geçecek şu muhteşem cümleyi buna ilave ediyor: “Söylediklerimizi, söyledik…” Â Bu laf çok uzar “görüştüklerimizi görüştük, konuştuklarımızı konuştuk, kararlarımızı kararlaştırdık” gibi… “Kararlılığımıza karar verdik” dediler ya, onun gibi bir şey…Diplomat dili kuş diline döndü…
İnanılmaz bir dönem yaşıyoruz. Ulusça bir yerlerdeyiz ama neredeyiz ? belli değil. Başımızda yer alanlar kriz mühendisi pozuna bürünmüş olmakla birlikte**, dünya ölçülerinden** bakıldığında rüzgarda açık almış bir pencereyi dahi kapamaktan acizler. Durumları açığa çıkmasın diye herşeye yasak koyuyorlar, her şeyi gizliyorlar. Yaşam ve ölüm hakkımıza dair hiçbir bilgiyi bize vermiyorlar. Liderlik böyle zamanda belli olur… Ãıkıp konuşsalar ya… İnsanları rahatlatsalar ya, daralan yüreklere serin sular dökseler ya… Bunalan insanlara bir parça ümit ışığı verseler ya… Geleceğe dair birşeyler söyleseler ya...Açıkçası liderlik taklidi yapacaklarına gerçek lider olsalar ya...
Biraz “nutku” okuyup biraz Gâzi Mustafa Kemal Paşa’nın İstiklal savaşı ve öncesi konuşmalarından ibret alsalar ya… İnsan Türk devletini şu sırada yönetmeye heves ettiyse en azından “Amasya tamimini” okumalıdır. Orhon anıtlarını anlatıyor…Bunu da ezberle…İyi gelir.
Ulusal gayret günlerinin fukara devlet adamları… Kim gönderdi sizi buralara ? Bu halinizle tarihe de geçeceğinizi düşündükçe insan ürperiyor.
Kırk Haramîlere sıra gelmeden “Ali Baba” bitirse işleri. Irak tarafına dönüp “açıl susam açıl” dese acaba sorunlar çözülür mü ? Habur denklemi ve Petrol kuyuları açılır mı ? dolar 1 liraya düşer mi ? PKK kampları kapatılır mı ? eşkıya teslimata yanaşır mı ?
 Ne dersiniz ?