Üç çeşit yazar vardır: a)Okunan yazar b) Unutulmuş yazar c) Gelecekte okunacak yazar...
Ben okunan bir yazar değilim, okunmayı da fazlasıyla arzu eden bir yazar da değilim. Kırk yıldır yazı yazarım birkaç yakın dostun dışında "yazını okuduk" diyen insana rastlamadım. Beraber muhabirlik yaptığımız, sokaklarda "haber" diye koşuşturduğumuz arkadaşlarımın arasında meşhur olup kalemi ile bir ömür boyu geçinen yoldaşlarım oldu. Onlar bu alanda beni sollayarak hür ufuklara yelken açtılar. Mesleklerinde zirveye ulaştılar. Okunan yazarların en tanınmış olanları Hasan Pulur ve Güzin Abla'dır. Her ikisi de Türk basınında çok yüce bir noktaya eriştiler. Hasan operasyona devam ediyor**. Güzin Abla** rahmetli oldu. Derin bir boşluk bıraktı.
Unutulmuş yazarların başında hocam, efendim, üstadım, beni "yokuşa süren" Ref'i Cevad Ulunay gelir. Ulunay bu yörede bir devletin yıkılıp başka bir devletin kurulduğunu görmüş, bir dünyanın dağılarak küllerinden başka bir dünyanın doğduğuna tanık olmuştu. Ömrünce yaşadıklarını yakından ve tamamiyle algılamış, görmüş geçirmiş, dev gibi bir adamdı. İmparatorlukta ve Cumhuriyet devrinde gazeteciydi. Her iki zaman birimi içinde okunmuş, değerlendirilmiş, sözleri akılda tutulmuş, görüşlerine inanılmış, yazdığı belleklerde kalmıştı.
Refi Cevad bey sadece zamanları değil kıt'aları da aşmıştı. Doğu ve Batıyı aynı anda kavramış, her iki kültürü aydın ve yazar kişiliğinde bir araya getirmişti. İnançlarından çok bilgisi önemliydi. Devrinin diğer bir büyük yazarı Falih Rıfkı Atay onun için "kırk yıldır tanırım. O hiçbir şeye inanmaz..." demişti. Ulunay sentezci değil, analizciydi. Toplumun gizli kimyası ona böyle bir görev vermişti. O yorulma bilmez bir laboratuvar çalışanıydı.
1968'de bu dünyadan göçtüğünde yüz binlerin üzerinde okuyucusu vardı. Dünya basınında dahi böylesine okuyucu toplamış bir köşe yazarına az rastlanırdı. Gariptir, **Ref'i Cevad Ulunay'**ın okuyucuları yaklaşık olarak onunla aynı yaştaydılar, aynı zamanı görmüş aynı olayları yaşamış, aynı çileleri çekmişlerdi. Ancak hasbelkader aynı göze sahip olamamışlardı. Ulunay onların gören gözü, konuşan dili, alaca karanlıkta yollarının ışığıydı. Onunla birlikte rahmetli oldular. Böylece yazarı ve okuyucusuyla koskoca bir devir kapandı gitti, tarih oldu.
Benim tanıdıklarımın arasında geleceğin yazarlarının en önde geleni Münevver Ayaşlı'dır. Onunla aynı devirde yaşamış, aynı olayların içinde bulunmuş, ama Dünya'ya Kuzey-Güney kutbu kadar birbirinden ayrı pencerelerden bakmış Alev Alatlı ile çağdaştılar. Alev Alatlı meşhur olmuş Münevver Ayaşlı olamamıştı... Son derecede misafirperverdi. Beylerbeyindeki yalısında zengin sofrası her zaman kalabalıktı. Yazıları küçük gazetelerde yayınlanıyordu, bu yüzden birkaç yakın dostun dışında pek okuyucusu yoktu. Bir gün özene bezene hazırladığı bir Osmanlı saray yemeğini misafirlerine sunarken " yazılarımı ister okuyun, ister okumayın, ama yaptığım yemeği yiyeceksiniz..." dedi. Eh.. doğrusu o yemek de gerçekten yenirdi.
Bir yazarın kıyamete kadar okunma şansı vardır. Dahası, bazı yazılar gelecekte okunsa daha iyi olur. Bana kalırsa yazarın koyusu geleceğin insanları için yazanıdır. Yazı geleceğe rapor olmalıdır. Zamanın kötülüklerini aşma yerine, zamanı geleceğe şikayet etmeyi ben daha uygun buluyorum. Çünkü zamanın kötülükleri aşılmıyor... ne kadar inceleseniz insanlar size aldırmıyor**... Yazar** artık yaşadığı devirde insanların gözü kulağı, kaşı tarağı değildir. İnsanların dünyaya bakmak için artık bir yazara ihtiyaçları yok; retinası donmuş, korneası delinmiş, çakıl taşı gözlerle; tumpanası yırtık, kanalları tıkanmış, tınısı bozuk**, budak deliği** kulaklar, onlara yetiyor... Ben yolcusuz geminin kaptanı, çark yerine kalem, dümen yerine klavye, kendimi kurtarmaya çalışıyorum. Burada kendi kendime eğleniyorum. Yeni alıştığım digital alemde kendimi avutuyorum. Sabah gazetesinde onyedi yaşında bir köşe yazarı var, çocuğun bir de yakışıklı fotografını koymuşlar, eğer o yazarsa, ben gidip Şile kumsalında çelik çolak oynamaya razıyım.
Bundan daha kötü olamayacağına göre geleceğin iyi olacağına inanıyorum. dolayısıyle bu zamana değil, kesinlikle gelecek zamana baş vurmak niyetindeyim. O yüzden bu sayfadaki "okuyucu" sayısı ve "yorum" bölümlerini iptal ettim. Ey değerli okuyucularım isterseniz beni gelecek yüzyıllarda okuyun. İster okuyun, ister okumayın. Kalın sağlıcakla...