Hoca kalabalıktan mezarlığa giremedi. Cenazenin yakınları da dışarda kaldılar. Gaaak.Guk. Pazartesi günü bir gazeteci ordusu makinalarla, kameralarla, ışık yansıtıcı parlak şemsiyelerle Üsküdar' da Özbekler Tekkesi mezarlığına doluştuğunda, Ahmet Ertegün'ün cenazesi ile birinci derecede ilgili olanlar kabrin başına sokulamadılar. Ertegün'ün hanımı Mika uzaklarda kalmış, kızmış... Kocasının kabrini ağır lahit kapakları kapanıp üzerine toprak yığıldığında görebilmiş. Aslında bir mevta'nın en yakınları, cenazenin üzerine toprak atıp onu son yolculuğuna kendi elleri ile göndermek zorundalar... Yoksa insanların zaten yaralı olan yüreklerinde ukde kalır... İş kuşkuya yol açar, acaba gerçekten öldü mü ? biri ölüyü kaçırdı mı ? Olur ya, zaman kötü... Gaaaak. Guuuıjk. Takıur..tıkır...tısss. Fazilet sordu:
-Sen gördün mü ?
-Evet, dedim, sen de oradaydın göremedin mi ?
-Biraz uzağa konmuşum, sen ne gördün ?
-Cenaze geldiğinde mezar açıktı, yukardan mevta'yı gönderdiler, aşağı inen biri tuttu, yatırdı .
-Kıbleye döndürdü mü ?
-Görmedim...
-Nasıl görmedin, kör müsün ?
-Fazilet yine başlama, ne bilirim ben, hayatta hiç insan ölüsü gömmedim.Ben mezarcı mıyım ?
-Mezarcı olman gerekmez, söyle döndürdü mü ?
-Çene bağını çözerken gördüm, ama döndürdü mü, döndürmedi mi bilmem...bana ne canım ! hem döndürmese ne olur ?
-Sana bir şey olmaz, gelenek böyle, ölüyü yan çevirip Kıble'ye doğru yatırırlar...
-Onu Mekke'ye doğru yatırsalar o yine Washington'a döner...
-Rezalet yine saçmaladın, neden dönsün ölmüş adam...?
-Sen bilmezsin o döner... gaaaaak.Guuuuk.Tak.Tuk. kıtır. (Gülme sesi)
Hoca bizi dinliyormuş lafa karıştı:
-Yeter susun, adam şimdi sahiden dönecek...
Ahmet bey gömüldü... Hoca dedi ki:
-Biz bu mezarlığa Tekke halkından ölenleri gömerken ney çalardık, neden Ahmet bey'in cazcıları gelip saksofon, trompet çalmadılar ? Tarkan oradaydı bâri ezan okusaydı... Bu sözleri duyunca Faziletle bakıştık... Fazilet kulağıma eğildi:
-Caz cenaze müziği mi ? Hoca da sapıttı...
-Sus Fazilet dedim, duyacak... hem neden olmasın caz, hicaz hepsi bir... Fazilet kızdı:
-Sen müzikten anlar mısın ?
-Anlamam,
-E... neden tantana ediyorsun, manyak...
Baktım yine kavga edeceğiz uçtum, kaçtım oradan... Gaaaak. Guk.