Zamanımızdan 390 yıl önce bir Osmanlı Padişahı saltanatının en parlak döneminde, bağlı olduğu dine hizmet etmek üzere bir cami yaptırdı. Camiin temeli atılırken Padişah kucağına toprak doldurdu ve "Kulun Ahmed'in bu niyazını kabul et Yarabbii" diyerek Yaradanı'na yalvardı... İnşaata ilk harcı koyan, gümüş saplı mala günümüzde Topkapı sarayında bulunuyor.
Bu camii dört asır günde beş vakit kullanan Müslümanlar, geçen perşembe günü gün boyu kullanamadılar. O gün camide namaz kılınmasına izin verilmedi... Beş vakitte Cami'ye gelen Müslümanların içeri girmeleri engellendi. Aynen Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya girmek isteyen Müslümanların zaman zaman engellendiği gibi...Dört yüz yıldan beri ilk defa bu cami Müslümanlara kapatıldı. Papa'nın gelişi dolayısıyle...
Osmanlıların on altıncı padişahı olan I. Ahmet bu camii yaptırdığı sırada Katoliklerin Papa' sı Osmanlı vekâyinâmelerinde Rim Papa olarak anılıyordu. Bu lakap tarihçiler tarafından tartışılmaktadır. Ancak Osmanlı dünyasının Roma'daki Papa'ya verdiği bir isim vardı: Osmanlı'lara göre Papa dinsizdi...
Avrupa dinler tarihinin en korkunç facialarından biri St Barhélèmy katliamıdır. 24 Ağustos 1572 tarihinde Fransa kralı IX. Charles'in emri ile Paris'te başlatılan bu katliamda, katolik Fransızlar Papa XIII.Gregoire'ın desteğinde ilk gün, üç binden fazla protestan öldürdüler. Paris'ten dışarı taşarak tüm Fransa'ya yayılan katliam, 3 ekim'e kadar bir buçuk aya yakın sürdü. Bu sırada Kralın emriyle ölüme mahkum olan Protestanlar kurtarılmak amacıyla İstanbul'a, hilafet makamına başvurdular. O dönemde Osmanlı tahtında Kanunî Sultan Süleyman'ın oğlu, sarı Selim lakaplı, 48 yaşında II. Selim bulunuyordu. Osmanlılar Protestanlara yaklaşık olarak şu cevabı verdiler:
"Papa denen dinsiz, Allahın peygamberi olan hz. İsa'ya tanrılık sıfatı ekledi**, dini bozdu,** kiliseleri puthaneye çevirdi, Papa'ya karşı çıkan sizler, gerçek din sahibi hıristiyanlarsınız. Size yardım edeceğiz, İstanbul'a yarar bir adamınızı gönderin konuşalım..."
Bu belgeyi yayınlayan büyük tarihçi rahmetli İsmail Hakkı Uzunçarşılı sonucu bildirmiyor. Ancak Osmanlı Devletinin Papa'lık hakkında verdiği bu hükmün, Osmanlıların en parlak devri olan on altı ve on yedinci yüzyıllarda devam ettiği anlaşılıyor...
Günümüzde yüce bir peygambere dil uzatan o "dinsiz Papa" bir zamanlar o peygamberin halifesi olarak tanınan Osmanlı hükümdarlarının yaşadığı bir şehirde ve o hükümdarın "Dua" makamında yükselttiği bir caminin gün boyu ibadete kapatılmasına yol açtı... Acaba bu tüyler ürpertici, tarihi küçümseyici, muhteşem bir geçmişe gölge düşürücü, ulusal kimliği hiçe sayan, ayrıca Din adına aşşağılayıcı kararı, yerlilerden kim verdi... ? Kim böyle bir şeye cesaret etti. Dörtyüz yıldır yaşayan ve daha kimbilir kaç asır yaşayacak olan bu kutsal mabedi hangi fânî Tanrı kulu koca bir gün boyu kapattı. ? Bu hakkı nereden buldu ? kimden aldı ? Önceden bilseydi buna Papa bile itiraz ederdi. "Dünya Barışı" adına gerçekleşen bu ziyaret, bu olayla amacından sapmıştır.
Osmanlı Camileri, Osmanlı Hükümdarları ve dört asır sürmüş Osmanlı Hilafet makamı artık tarihin geçmiş değerleridir. Bu camileri yapan, bu güne kadar koruyan, bu dinin bağlıları artık bu ülkede "azınlık durumuna" düşmüşlerdir.
Müslüman Türkler, Türkiyede "azınlık" tır. Yakında "Türkler de "azınlık" olacak... Onların yerini "laikler" aldı. Sonuç bu. Laikler acaba bu ülkeyi kaç asır ve nereye götürecekler...?
Laikliğin içinde ve kavramın temel yapısında "din" yerine "demokrasi ve insan hakları" var. Acaba şu anda bizim "azınlık" olarak haklarımız nereye kadar olabilir dersiniz... ?