Papa tartışmalarının göz gözü görmeyen sisli atmosferinde akıllı, bir söz aradan çıkarak sabah yıldızı gibi parladı. Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu konuştu. Papa'nın "iki büyük hata" yaptığını anlatan İhsanoğlu şöyle dedi:
"Birinci hatası; kilise başkanı olarak kendi dinini, başka bir dinle mukayese edemez. Böyle bir şey olamaz, bu büyük bir hatadır. Bunu yapmıştır. İkincisi, bunu yaparken bir akademisyen olarak yapıyorsa, eğer inanç ve akıl meselesini tartışmak istiyorsa, bunu teolojik metinler arasında yapması lazım. Savaşan bir kumandanın, bir imparatorun küfreden bir eserini alıp mesnet sayarak onun üzerine hükümlerini kuramazdı, kurmamalıydı. Eğer kendisi Katolik teolojisinin kurucusu Aziz Thomas'ın metinlerini alsaydı, görecekti ki Hristiyanlık teolojisinin temelinde İbn Rüşd'ün felsefesi vardı, İbn Sina'nın görüşleri vardı ve Aristo'nun felsefesinin İslam'dan gelen geliştirilmiş hali vardı. O zaman Hristiyanlık ve Müslümanlık arasındaki müşterek noktaları bulabilirdi. Ama bunu yapmadı. Bir teoloji profesörü, bir Papa bunu nasıl yaptı ben hala anlamıyorum."
Ülkenin son yıllarında yetiştirdiği nadir aydınlardan olan Ekmeleddin İhsanoğlu bu demeci ile yüreklere su serpti. Adına lâik bir kişi olarak "Din'in ekmeli" olduğunu gösterdi. İnşallah bu tavrı benimseyenler çıkar ve ortalık biraz aydınlanır...
Aslında bizim ilim piyasasında Ekmeleddin İhsanoğlu gibi konuşacak pek çok akedemisyen var, ama gazeteciler bırakmıyor... Medyacılar kime ne söyletmek istiyorlarsa onu söyletiyorlar**.** Ekmeleddin, İslam dünyasında büyük şöhret olduğuna, bu tuzağa düşmedi. Onun yerine Zekeriye Beyaz konuşsaydı gözlük altından birbirine yakın gözlerini kırparak, boyun kesip gerdan kırarak Papanın "obsede seksüel" olduğunu söyler işi bitirirdi. Bunu da tüm gazeteler manşet yapardı...
Sayın İhsanoğlu'nu candan kutlarım. Değerli bilim ve aksiyon adamı, İslâm konusunda yıllardan beri verdiği hizmetleri, bu satırlarla taçlandırmış ve şu günlerin şerefini kurtarmıştır. Tarih bunu ilerde değerlendirir. Bir noktada **İhsanoğlu'**na katılmıyorum. "Papa Hırıstiyanlıkla İslam arasında müşterek noktalar bulabilirdi" diyor. Adamın öyle bir niyeti yok ki, Krize tutulmuş din paranoyası yaşıyor. Tabii ki Ekmeleddin'in bilim adamlarına yakışan nâzik tavrı konuyu yumuşatıyor, ben ise gazetecilik cazgırlığı ile yazıyorum.
Olayın ilk gününden beri Papa'nın naklettiği sözlerin yedi yüz yıl önce bir savaş ortamında söylendiğini bunları nakletmenin de yeni bir "savaş başlangıcı" olabileceğini günlerdir anlatıp duruyoruz. Bu nokta kimsenin dikkatini çekmiyor. Konuyu magazin sayfalarından öteye taşıyamayan çağdaş Türk basını ve basındaki yorumlardan izlendiğine göre günün Türk gazete okuyucusu işin alayında. Tüm haberler ve okuyucu yorumları konuyu, siyasîlerin doğrultusunda "Türkiye'nın imajı" çizgisinden ileriye götüremiyor. Bu da en az Papa'nın tavrı kadar çirkin ve alçakça bir tablo çiziyor. Ancak derin devlet gibi bir de vatanımızda "derin kamu oyu" var. Buna eskiler "maaşerî Vicdan" demişler... Şimdiki kamu oyuna eskiden "efkâr-ı umumiyye" halkın vicdanında, daha derinlerde yer eden duygulara da "Maaşerî Vicdan" denmiştir. Yâni Topluluğun bilinç altı...
Ekmeleddin işte o bilinçaltından sesleniyor. Ve sözleri allahüalem o bilinç altında yankısını buluyor. Şimdi buna da "mesaj vermek" adını takmışlar. Her ne ise... iyi oldu. Demeç tam yerini buldu. Papa buna cevap vermelidir. Akino'lu Thomas'ı okumayan katolik olmaz... Okumadıysa bir an önce okumalıdır. Bu iş bu kadar ucuz değil... Papa'sın adam gibi bilgiler edin...Cahil Papa olur mu ? Bak bizim Müslümanların arasında senin mezhebini senden iyi bilenler var... Ayıp değil mi sayın Papa ? İbni Rüşt'ü, İbni Sinâ'yı Müslüman penceresinden bakan Aristo'yu da mutlaka öğren...
Bu kış geçti, gelecek bahara görüşürüz.