Hep Türkiyeyi, vatanını jurnal eden yazarlar Avrupa'dan ödül alıyor... Nobel kazanan **Orhan Pamuk'**un da ülkesini jurnal ettiğini sanırım bilmeyen yoktur. Ermeni olayında karşı tarafı seçtiğine göre bu yazarın da artık kurallaşan geleneğin dışına çıkmadığı ve bu yüzden ödüle laik görüldüğü apaçık ortada. Vaktiye Yaşar Kemal de yurt dışından ödüller alırken başka türlü bir yapıya sahip değildi. Batı dünyası kendi kalesine gol atan Türk edebiyat karmasını çok seviyor...Halkına sırt çevirenleri...
Bu kişilerin dünya edebiyatında acaba başka örnekleri var mıdır ? Ülkesini kötüleyen bir Japon veya bir Meksikalı yazara rastlanmış mıdır ? Bu kişiler hangi çeşit yazar neslinden gelmiş kişilerdir ? Bu zamana kadar örnekleri görülmediyse herhalde gelecek nesillerden olmalıdırlar.
Toplumlar genellikle yazarları ile düşünür, ressamları ile görür, müzisyenleri ile ruhlarını dinlendirirler. Bu üç san'at dalı da toplumdan ilgi gördüğü sürece doğar, gelişir varlığını korur. Geçmiş zamanların toplum hareketleri incelendiğinde eski çağlarda meşhur olmuş san'at yapıtları,toplumların iç dinamiğini kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya koyar.
Bu olgunun en çarpıcı örnekleri destanlardır... destanlar bazen siyasi devirleri ve sosyo-politik rejimlerin en koyu renkli olanlarını dahi başarı ile aşarak toplum yaşamında her engeli geride bırakırlar. Kırgız halkının "Manas" destanı 70 yıllık Sovyet rejimini sollayarak yaşamına devam etmiştir. Bu destanın gücünü farkeden Bolşevikler onu vaktiyle yasak etmişlerdi. Halk destanları ile yaşar. Destanlar yaşıyorsa halkın da yaşam gücü devam ediyor demektir.
Bu anlamda Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk'tan gelecek nesillere ne kalkacaktır ? Bu iki yazar kendi devrinde kimler tarafından okunmuşsa elbette gelecekte de onların yaşamlarını temsil edeceklerdir. Bu gün onlara ödül verenler hangi kriterleri kullanıyorlar ? Türk halkı tarafından üzerinde durulan değerler, acaba Nobel'cileri ilgilendiriyor mu ?
Bir Türk yazarının Nobel ödülüne laik görülmesi yine de beni mutlu ediyor, ancak böyle bir ödül o yazarın içinden çıktığı halk tarafından verilmeliydi. Ne var ki halkın kendisini aşağılayan bir yazara ödül vereceğini de pek sanmıyorum.
Vaktiye Osmanlı sadrazamı Mehmet Emin Âli Paşa "bir icraat yaptığımda Rus diplomatlarının yüzüne bakarım, eğer gülüyorlarsa Devlet için kötü yapmışım demektir. Surat asıyorlarsa Devlet için iyi yapmış olduğuma kanaat getiririm" demişti. Paşa demek istiyor ki : "bir siyasi karara yabancıların sevinmesi Türkiye için faydalı değildir, üzülmeleri gerekir..." Eğer birimizin maarifetine yabancılar ödül de veriyorlarsa o daha da kötü...
Vaktiiyle Yunanlılar Ayasofya müzesi müdürü rahmetli Feridun Drimtekin'e madalya vermişlerdi. Göğsünde şerefle taşır, resim çektirirdi. Feridun bey'in sonradan Sultan Fatih'in vakfı olan Ayasofya medreselerini "eskidi" diye yıktırdığı anlaşıldı. Acaba Yunanlılar o madalyayı müdüre medreseleri yıktırdığı için mi vermişlerdi ? Orasını bilemem ama Feridun bey madalyası ile pek öğünürdü. Feridun bey ayrıca camiye çevrilmiş eski Bizans kiliselerini "tamir olacak..." diye uzun süre boş bırakıp sonra kilise-müze'ye çevirmesi ile müzeciler arasında meşhur olmuştu. Bunun en iyi örneği Azerbaycan fethinden sonra Fethiye Camii olan İstanbul Fatih'te Pammakaristos kilisesidir.
Orhan Pamuk'un Nobel Ödülü'nün de bir işareti veya madalyası varsa o da Feridun Drimtekin gibi göğsüne takıp resim çektirmelidir. Böylece "ihanet" belgesini bulur.