****Bir zamandan beri Radikal gazetesine tarih yazıları yazan Avni Öztürel, geçen hafta bir yazısında Ankara'da yatan Hacı Bayram Veli'yi "tutuklatarak zincire vurdurdu" ve Edirne'ye Osmanlı Padişahı'nın yanına gönderdi. Destur...
Hangi muteber kaynaktan aldığı belli olmayan bu habere göre Türk'ün has evliyası, yedi yüz yıldan beri Hakk'ın sevgili kulları arasında olduğuna inanılan bu yüce insanı Ankara'dan **Edirne'**ye kadar yerlerde sürükledi.
Tarihi kendine konu seçen bu değerli yazar, başka örnekleri de bulunan bu çeşit yazılarla "paparazi tarihçiler" ekolünü açtı ve kendisi bu ekolün kurucusu sıfatını kazandı... Bu günden sonra tarihsel konuları böylesine asılsız güncel varsayımlarla birleştirerek sunacak kişilere Paparazi tarihçiler dense yeridir. Bunlar bir zamandan beri bu ülkede Murat Mardakçı ile başlayan "tarih magazin" modasının gelişmiş şeklidir. Tarihi karalamanın ileri karakoludur.
Tarihi konuları incelerken önce yazılı kaynaklara baş vurulur. Bu konuda paleografi denilen bir ilim vardır. Bu ilim eski belgeleri inceler, eğrisini doğrusundan ayırır. Anlatacağınız konuda birden fazla ve birbirini doğrulayan kaynak yoksa o konu "kuşkuludur" Kuşkulu bir konuyu kısmen çözmenin de bir yöntemi vardır. O zaman olayın geçtiği devir ele alınır ve benzer olaylar yan yana getirilerek işin doğrusu araştırılır. Bu noktada "niyet" esastır. Maksatlı ve önyargılıysanız "kötü" niyetlisiniz. Hiçbir "önyargınız"yoksa "iyi" niyetlisiniz.
Ankara'da on ikinci yüz yılda yaşayıp şanı bu günlere kadar ulaşan Hacı Bayram Veli, feyz silsilesi itibarıyla Hazer Denizi'nin kıyısında yer alan "Erdebil Sufileri" ekolündendir. Bu "ekol" zaman içinde "Safiyeddin Erdebilî" tarafından kurulan "İran Safevîler" devletinin temel doktrini yerine geçecekti. Erdebil Sufileri arasında sonradan yetişen ünlü Şah İsmail, zaman içinde Osmanlıların ve "Yavuz" ünvanlı Sultan I.Selim'in rakibi olacaktı. Erdebil Sufileri Yıldırım-Timur Ankara savaşından beri Osmanlılarla soğuktu. Her iki devlet de Türk devletiydi ama aralarında mezhep ve siyasi otorite farkı vardı.
Osmanlı devletinin ilk yıllarında başkent **Edirne'**de bulunan Osmanlı Padişah II.Murad'ın Hacı Bayram Veli'yi tanımak ve konuyu irdelemek amacıyla Edirneye celp ettiği doğrudur, ancak zincirleyerek değil. Hacı Bayram Veli Edirne'de padişahı görmüş, Başkentte kaldığı kısa sure içinde, Üç Şerefeli Cami'de bu gün hâlâ yerinde duran tarihî kürsüde ünlü vaazını vermişti. Efendi hazretleri o kürsüye ayakları zincire bağlı olarak mı çıkmıştı ? **Avni Türel'**e göre öyle ... Belki de aff-ı şâhâne'ye uğrayarak çıkmıştır. Radikal yazarı orasını belirtmiyor.
Haci Bayram Veli dönüş yolunda **Gelibolu'**ya uğramış, ünlü Muhammediyye yazarı Ahmed-i Bican ile ile görüşmüş, Bursa'ya varmış, Ulu cami'de "kötürüm Hızır Baba"yı irşat etmiş ve Ankara'ya ulaşmıştı. Bütün bu yollar boyunca acaba zincirlerini de beraber mi sürüklemişti ?
Bir "evliyayı" zincire vurmak işte şu yaşanan zamanın ürünüdür. Ben muhterem yazarın niyetini sorgulamak sevdasında değilim. Varsın sayın Türel istediğine inansın, ancak Radikal gibi onuncu yılını kutlayan ve kendisini bu halka adadığını ilan eden bir gazeteye böyle bir yazar yakışmıyor... Acaba gazetenin de mi "önyargısı var" ?
Bu yazarı okuyucularına ve gazetesinin sorumlu müdürlerine şikayet ediyorum. Bu yazarın okuyucularından o yazarı terketmelerini istiyorum...