Gak gara gak gak, guk guk guk... Araboğlu askerden geldi. Hocanın ağzı kulaklarında, bir sevindi, bir sevindi... Faziletle ikimiz de sevindik. Fazilet Araboğlu'nu tanımıyor. Onaltı ay önce askere giderken Fazilet ortalarda yoktu. Gak.Guk. Ama benim anlatmalarımdan karga kulağında birşeyler kalmış olmalı. Gak guuuuk. Bana sordu: –Kim bu Araboğlu ?
–Hoca'yı Sapanca'ya getiren iki kişiden biri dedim ? –Nasıl yâni ? dedi. Tamam dedim, Fazilet sorgulamaya başladı mı sonu gelmez, gaaak guuk gene de anlatmaya çalışayım bâri, bilmem karga kafasına girer mi ? zeki kargadır ama ara sıra dalga geçer...Gark,gurk,tısss. –Dinle fazilet, dedim, Hoca'nın Üsküdar'da otururken elli dört yıllık baba toprağından ayrılmaya hiç niyeti yoktu. Ama bir takım olaylar oldu, adamı rahat bırakmadılar, gaaak.guuk. –Yaaa...guruk. –Sözümü kesme, susarım anlatmam tısss. –Devam et rezalet, nazlanma. Arkadan deprem lafı çıktı. Hoca'ya oturduğu apartmanın pek de sağlam olmadığını söyleyenler oldu gark...İki daireden biri baştan, içinde oturan kiracıya satıldı. Gaaarek. Sonra ikincisi satıldı. Guuuurk. Hoca o sırada Sapanca'da bir villaya taşınmıştı. Guuurk. İstanbul'daki bütün eşyayı da getirdi...Sonrasını sen biliyorsun Fazilet, beni yorma... –Olsun ... sen yine anlat... –Araboğlu'nu sormuştun ya diyne, Araboğlu Hoca'ya Sapanca'da en yakın olan kişiydi. O villaya yakın bir yerde oturuyordu, Hocayı Villayı tutmaya o razı etmişti. Gaaak. Guuuuk... Hoca Villa'ya taşınmadan önce çarşıda bir evde oturuyordu o sırada da gelip gidenlerin en kıymetlisi Araboğlu'ydu. Guuuuk. Hoca'yı Sapanca'ya çeken, Villada oturmasını isteyen sonra da ev alarak orada kesin yerleşmesine sebep olan hep Araboğlu'dur. Gakkk.Bir de Metin Sakarya vardır ama o ayrıdır. –Ne var bu Araboğlunda gaaaak...? –Hiç... inatçı bir gürcü o kadar... –Anlamadım... –Anlamazsın... karga yaratılmışsın gaaaark. Gurk...ıhı...ıhı tısss. –Rezalet sır gibi konuşuyorsun, kıracam kafanı şimdi... –İstersen kır, ama ben sana ne anlatayım ki, Hoca Araboğlu'nun her an nerede olduğunu bilir... ne yaptığını bilir... ne yediğini, kimlerle konuştuğunu bilir...Gaaak guk. Artaboğlu'nun karnı doymadan kendi karnı doymaz... Araboğlu'nun sırtı üşürse onun da sırtı üşür. Araboğlu'un karnı ağırırsa Hoca'nın da karnı ağırır...Gaaark. Anladın mı şimdi...? –Hayır... yine anlamadım. Gaaark Guuurk... sen film senaryosu mu yazıyorsun ? –Ananın örekesi guuurk (kızma sesi) anlamazsın dedim ya, bak yine anlamadın. Tanrı Kargaların belleğine “muhabbet” koymadı... Hiç uğraşma... –Senin çiplerinin arasında “muhabbet” var mı ? –Yok Fazilet yoook...Ahhh.ıhı ıhı...Keşke karga olacağıma“muhabbet kuşu”olsaydım. –O zaman da altına işerdin.