Paris'te İki Karga

Paris'e geleli beş gün oldu. Gak guk. Ben alışamadım. Fazilet benden hızlı, o alıştı… Kestane ağaçlarından başka yere konmuyor.Gak…Gak. Anlattığına göre bu ağaçlar İstanbul'dan gitmiş, yüz yıl önce fidesini Türkiyeden götürüp dikmişler…Gak. Gaaak. Takır (hayret sesi) Fazilet'in bilmediği yoktur, gelir gelmez buranın da dilini öğrendi. Geldiğimizden beri Paris'in neredeyse tüm kargaları ile dost oldu… Gaak Guuuk… Parisli kargalar sordular: –Nasıl vize alınız… ? Gaak Gruk… –Hoca bize torpil yaptı, aldık…Gak. –Hocanızın vizesi var mı ? Guk. –Onun yeşil pasaportu var, vize gerekmiyor…Guruk. Gark. ,kiri (kabarma sesi) Fazilet Paris'i sevdi, ben biraz garipsedim. Sokaklarda aralıksız siren sesi duyuluyor, bir yerlerde hep olay var…gak.guk. polis arabaları, cankurtaranlar, itfaiyeciler habire koşuşturup duruyorlar. Gençler her gün toplanıp eylem yapıyorlar…gak.Guk. Polislerden aralıksız dayak yiyorlar… Fazilet dedi ki: –Buranın geleneği böyledir, kızınca sokağa dökülürler,polis onları döver. gak guk…Guk. –Bu defa neden dökülmüşler ? –Patronlar iki sene denemeden kimseyi işe almak istemiyorlarmış. –Olur mu öyle şey ? adamı iki sene bedava çalıştır sonra işe alma…Nedenmiş ? Gakkkk. . –Çinlilerle rekabet edemediklerine, bedava işçi arıyorlar… –Kuyruğunu yesinler… –Aferin Rezalet ! gelir gelmez köfteyi kavradın…Burada daha akıllı oldun. Siyasete de kafan çalışmaya başladı…gaak.guruk. Hayret ! Fazilet ilk defa beni övdü, Galiba Paris başına vurdu.Gaaak.Guk. Zaten bu sünepe karga bu şehre gelir gelmez canlandı,Üzerindeki tembellik kabuğu kırıldı, uyuşukluk bulutları dağıldı. Gaark. Şiddetli kanat darbeleri ile durmaksızın oradan oraya uçuyor, Eyfel kulesi midir nedir ? oraya bile çıkmaya yeltendi… Grev yüzünden kapamışlar, Paris'in deneyimli kargaları kıskandılar izin vermediler…Gak.Guuk.Ihı ıhı… Hoca Uçaktan indiği gün bir trene binerek Fransa'nın kuzeyinde Vitray şehrine gitti… Biz de trenin yanında uçalım dedik, ne mümkün ? TGV diyorlar en hızlı trenmiş, saatte 350 km. yapıyor. Mecburen tekerleklerin arasında bir yerlere sığındık…Gaak. Yolda: –Fazilet , dedim, sıkı tutun, yabancı diyarlarda bir kazaya uğramayalım, yaralanırsan seni Karga hastanesine götürüp organlarını çalarlar, böbreksiz, ciğersiz ne yaparsın ? –Sus leş kargası, ağzını hayra aç, dedi Fazilet…Gaaak.Gaaak…kıs kıs, takırrrr. Vitray'da işi biten Hoca ertesi sabah trenle Paris'e döndü. Eşyalarını otele atar atmaz, yakınlardaki antikacılar pazarına gitti…Gak.Guk. Uzun uzun dolaşıp resimler çekti…Eskici pazarı denince adamın kulakları dikiliyor... Gaaak, herkes gazino, bar gezerken bizim hoca yine eskicileri arşınlıyor…Fazilet'e anlatmış: Hoca Paris'e ilk defa 37 sene önce gelmiş, o zamandan beri hep gelip gidermiş, ama bu defa arayı açmış, son 1992'de Pariste'ymiş, ne eder ? 14 sene… Fazilete demiş ki “ Parisliler eskimiş, güçleri azalmış, o ünlü Paris kültürü gerilemişÃ¢â‚¬Â¦ burası da yavaş yavaş Amerikan şehirlerine dönecek” Gaak guuuk