Nihayet Hoca ev aldı... Sapanca İstasyonuna yakın bir apartıman dairesi... Hoca kafasını İstanbul'dan koparamadığı için trene yakın ev aldı. Şimdi Hoca pergel gibi bir ayağı Sapanca'da diğer ayağı ile eskisi gibi yeryüzünü gezecek... Gak.Gak.Yeni ev giriş üstü. Altı oda, salon, mutfak,banyo tuvalet, iki balkon. Özel yapım. Parke taş döşeli, kapılar mobilya... iki yüz metre, iki daireyi birleştirmişler. Gak...Guk...Guk...çevrede konabileceğim ağaçlar var... İçersi gözüküyor...Fazilet – Yaramazlık etme, bırak adam taşınsın sonra konacak yer ararsın dedi. Susturdum onu... Gacır. Bu hafta sonunda taşınacaklar. Arapoğlu taşınmayı planladı. Sapanca Ülkü Ocağının gençleri yardıma gelecekler... Metin Sakarya dedi ki – Çingene arabası seferini beş milyondan taşıyor... At ot yemezmiş, arpa alınacak. Hoca kızdı – Benim eşyalarım Çingene arabası ile taşınmaz... Adam gibi kamyon tut....Gak...Gukkk.Guk. Hoca'nın eşyalarının şerefine uygun bir kamyonla pazarlık edildi. Hesapta Cumartesi günü iş bitecek gak...Guk...Şaşarım doğrusu Hoca'nın altı bin kitabı var...Bir o kadar kağıt parçası... Fazilete göre ona arşiv(!)denirmiş. Guk.Tıss. Fazilet diyor ki – Bilirsin ki Hoca gazeteci-yazar olduğu kadar da müzisyen, dünyada otuz yıldan beri yaptığı tüm özel konserleri banta almış... Binlerce saat müzik kaydı var... Güldüm. – Karga sesi de aldı mı ? dedim...- Çüş deve dedi Fazilet... Alçak Fazilet'in haberi yok... Hocanın bant arşivinde karga sesi de var... Hem de iki kaset. Gak.Gak. Hoca 1971 ağustosunda Londra'da Pierre-Marie'nin karısı Pozi'nin evinde kalmıştı. O evde “Bolo” isimli bir Brezilya kargası vardı. Kırmızı gagalıydı... papağan gibi insan sesi taklit ederdi. İngilizce “gel buraya anlamında “come hear” diye bağırır dururdu. Hoca onu hem banta aldı hem resmini çekti...Gak.Guk. Hoca on dört yıl sonra 1984 eylülünde, Milano'da, şimdi hayatta olmayan felsefe öğretmeni, çok sevdiği bayan Letitziya'nın evinde misafir kaldı. O evde de konuşan bir Karga vardı... O da Brezilyalıymış... Hoca Letitziya'nın evinde kaldığı kadar Brezilyalı kargaya Türkçe öğretmişti. Karga “ siktir” derdi... Gak..Guk. – Fazilet engel olmasa daha neler anlatacağım... ama bırakmıyor, gagasıyla kanadımı çekiştiriyor... Gak. Guk... Bu konuyu kapatalım. Hocanın kitapları, kağıtları, bantları, plakları Sapanca İstasyonuna yakın apartıman dairesine taşınacak... antika halıları, levhaları, yazıları, elektronik eşyaları daha şimdiden paketlenip sıraya dizildi. Hoca'nın evinde elli yıldan beri hiçbir şey atılmamış... Evde elektronik mezarlığı bile var... Gak.Guk...Tısss...takır. Gramofon'da MP3'e kadar yüz yıllık ses teknolojisi, cam pelikül'den Digital kameraya kadar görüntü serivüveni, görünüşe hazır. Daha fazla anlatamam...bilgim yok... Gak guk. Üst tarafını Fazilet anlatsın... Hoş o benim kadar da bilmez ya neyse...gak... gaaaak. Ben haddimi bilirim. Haber peşinde koşarım ama bilmediğim işlere de uzun gagamı sokmam... Zaten adımız çıkmış... insanların anlamsız işlerine “buna kargalar bile güler” diyorlar... Doğrudur. Aslında Doğa bize gülmeyi öğretmiş değil, bize gülmeyi insanlardan öğrendik... Bazılarına öylesine gülüyoruz ki... O varlıkların tüm hayatları gülmek için... Hiçbir fikir üretmeden yaşayanlar var...Gak.Guk. Sürekli yanlış fikir üretenler var... Kalitesiz fikir üretenler var. Gak. Tanrı'nın günü tehlikeli fikir üretenler var... Sapancada bir dost Hocaya dedi ki: “Her fikir muhteremdir, ama her fikir muteber değildir” Hoca dedi ki : “işte bundan güzel söz yok... Gak.Tısss.
-
Kategoriler
-
Fotoğraf
-
Arşivler
- Mayıs 2012 (4)
- Nisan 2012 (2)
- Mart 2012 (1)
- Şubat 2012 (7)
- Ocak 2012 (7)
- Aralık 2011 (21)
- Kasım 2011 (12)
- Ekim 2011 (23)
- Eylül 2011 (12)
- Ağustos 2011 (8)
- Temmuz 2011 (10)
- Haziran 2011 (13)
- Mayıs 2011 (16)
- Nisan 2011 (24)
- Mart 2011 (17)
- Şubat 2011 (9)
- Ocak 2011 (26)
- Aralık 2010 (14)
- Kasım 2010 (6)
- Ekim 2010 (2)
- Eylül 2010 (18)
- Ağustos 2010 (18)
- Temmuz 2010 (17)
- Haziran 2010 (5)
- Nisan 2010 (2)
- Mart 2010 (18)
- Şubat 2010 (27)
- Ocak 2010 (15)
- Aralık 2009 (23)
- Kasım 2009 (32)
- Ekim 2009 (20)
- Eylül 2009 (27)
- Ağustos 2009 (15)
- Temmuz 2009 (16)
- Haziran 2009 (6)
- Mayıs 2009 (3)
- Nisan 2009 (12)
- Mart 2009 (25)
- Şubat 2009 (5)
- Ocak 2009 (10)
- Aralık 2008 (27)
- Kasım 2008 (37)
- Ekim 2008 (17)
- Eylül 2008 (11)
- Ağustos 2008 (1)
- Haziran 2008 (6)
- Mayıs 2008 (14)
- Nisan 2008 (13)
- Mart 2008 (35)
- Şubat 2008 (7)
- Ocak 2008 (15)
- Aralık 2007 (13)
- Kasım 2007 (25)
- Ekim 2007 (21)
- Eylül 2007 (8)
- Ağustos 2007 (3)
- Mart 2007 (1)
- Şubat 2007 (5)
- Ocak 2007 (15)
- Aralık 2006 (28)
- Kasım 2006 (33)
- Ekim 2006 (18)
- Eylül 2006 (17)
- Temmuz 2006 (3)
- Haziran 2006 (1)
- Mayıs 2006 (1)
- Nisan 2006 (2)
- Mart 2006 (2)
- Şubat 2006 (1)
- Ocak 2006 (2)
- Aralık 2005 (5)
- Mayıs 2005 (2)
- Mart 2005 (1)
- Şubat 2005 (1)
- Aralık 2004 (3)
- Kasım 2004 (4)
- Ekim 2004 (1)
- Temmuz 2004 (4)
- Haziran 2004 (1)
- Şubat 2004 (1)
- Ocak 2004 (1)
- Ekim 2003 (8)
- Ağustos 2003 (1)
- Temmuz 2003 (2)
- Haziran 2003 (2)
- Mayıs 2003 (2)
- Nisan 2003 (2)
- Mart 2003 (6)
- Şubat 2003 (1)