Ülke Hırsızlara Emanet

cami.jpg

(Arşiv'den)

Yenicami Hünkar Mahfilinde çalışma sürüyor... Buraya belirli zamanlarda, düzenli aralıklarla gelen hırsızlar, hafta ortasında geri kalan çinileri de götürdüler... Gelecek hafta Mihrabın çinilerini sökmeye başlayacaklar... En sonunda Camiyi kökünden söküp götürecekler...

Bari uygun bir yere koysalar... Cemaat secdeden başını kaldırdığında kubbe yerinde olmayacak... Sünneti kılarken yağmur yağarsa, cıvardaki camilerden birine sığınabilirler... En yakın Rüstem paşa...O’nun da depremden kubbeleri çatladı... Yarıklardan içeriye güvercinler giriyor... Geçen depremden sonra temeldeki çatlaklardan fareler geçerdi, şimdi o fareleri kovalayan kediler de oralardan geçiyor...

Arpacılar ve Hidayet Camileri de Yeni Cami’ye yakındır... Kubbesi çalınan caminin cemaati açıkta kalmaz namazlarını eda ederler, Hak c.c. kabul buyursun. Namaz her yerde kılınır, zaten böyle çinili, boyalı, süslü cami yapmak da İslami edebe aykırıdır... Padişaha namaz için özel bölme yapmışlar... ne gereği oluyor... ? Cumhuriyetin Cumhurbaşkanları gibi halk arasında kılamazlar mı namazlarını ? Bana kalırsa Sultan camilerinin tüm hünkar mahfillerini söküp atmalı meraklısına satmalı, parası yoksa hediye etmeli... tarihi ayıptan kurtarmalı...

Yeni Cami Hünkar mahfilini soyanlar böyle asil bir duygunun esiri olabilirler... Buna biz yanlışlıkla “soygun” demiş olabiliriz... Vakıflar İdaresi Baş Müdürü “çaresiz kaldık” demiş... Çareniz yoksa orada neden oturuyorsunuz...? çaresi olan birilerini bulmalı... Adam malı koruyamıyor... yerini de terketmiyor... demek ki bu soygun değil, başka bir şey... Bir çeşit çini sevkiyatı... Acaba çalmasınlar diye götürüp kasaya mı koyuyorlar...? Böyle soygun olur mu ? Eğer bu olay gerçekten bir soygunsa, şerefsiz bir soygun ... Adını yanlış koymuşlar...

safiye.jpg İstanbul Yarımadasının ikinci tepesine doğru manzarasını kapayan Eminönü’ndeki Yenicami’ nin kötü bir kaderi var... İnsanlar gibi yapılar da belirli bir kader cizgisi yaşıyorlar. Bu camiin planları 1574 yılında tahta çıkan 14. Osmanlı Padişahı III.Mehmet'in anası Venedikli Baffo, yani Safiye Sultan ‘ın parasıyla 1598’de mimar Davut Ağa tarafından yapıldı. Bir ay sonra mimar Davut ağa bir veba salgınında öldü, yerine Dalgıç Ahmet Çavuş geçti. Dalgıç Ahmet, Davud Ağa’nın yaptığı planlara göre altı yıl çalıştı...Islak zeminde Cami’in temelleri bir türlü tutturulamıyordu. Kazılan çukurlara dolan suları boşaltmak için manda, öküz bağlı tulumbalar günler geceler boyu çalışıyordu. Sonunda Halicin çamur deryasına, Taraklı dağlarından kesilmiş yüzlerce şimşir kazık çakıldı. Nihayet yan duvarlar yükseldi...

Tam kubbe’ye sıra gelmişken 1603’te devrin padişahı III. Murad öldü. Anası Safiye Sultan o zamanın Saray geleneklerine göre Eski Saray’a nakledildi. Çalışmalar durdu. İnşaatın bu ilk devresinde Mimar Kasım Ağa hesapları tutmakla görevlendirilmişti. Yolsuzluğu görüldü işten atıldı. Yerine Kara Mehmet Ağa tayin edildi. Bir ay sonra onun da yolsuzluğu görüldü, işin son verildi. İnşaata güvenilir eleman bulunamıyordu.  Aradan 57 yıl geçti. 1660 yılında bölgede büyük bir yangın oldu. Yangından sonra etrafı dolaşmaya çıkan devrin Valde sultanı, IV. Mehmed’in anası Hatice Turhan Sultan, yangından sonra ortaya çıkan duvarları gördü. Camiin bitirilmesi için hemen emir verdi. O zaman mimarbaşı olan Hacı Mustafa Ağayı görevlendirdiler.  Ancak Cinci hoca müzevirlik etti. Hacı’yı attılar, yerine yine Kasım Ağa’yı getirdiler.  Ağa, yeniden geldi ve üç yılda inşaatı bitirdi...

imagescaik3ywm.jpgİmparatorluğun son zamanlarında Yeni Camiin medresesi ve darül kurrası yıkılarak yerine Osmanlı Bankası yapıldı. Yeni Cami 1943’te Eminönü meydanı açılırken ihata duvarlarını ve Mısır Çarşısına bakan büyük kapısını kaybetti... Eski Bizans surlarının onarımı ile düzenlenen çevre duvarları muhteşem kapısı ile birlikte yok oldu...1950’lerden sonraki bir yol çalışması sırasında da güney duvarında bulunan iki değerli büyük saatle birlikte muvakkıthanesini kaybetti... Şimdi denize kayıyor... Zira son yer altı geçidi ve STF’nin yeni köprüsü yapılırken üç yüz yıldır çamurlar içinde Camiin önününü keserek denize uçmasını engelleyen Taraklı dağlarının şimşir kazıkları sökülüp atıldığı için, Dört mimarın 60 yılda diktiği eser, Halicin sularının altındaki yeni mekanına doğru yol alıyor...

Bana kalırsa hırsızlar işi anladılar, hiç olmazsa çinileri kurtaralım diyorlar... Ülkemiz ve eserlerimiz hırsızlara emanet... Birkaç gün önce akşam karanlığında köprüden yürüyordum. Karşımda Yeni Cami hür edasıyla belirdi... Işıklar içinde bir insanlık şaheseriydi. Köprünün demirlerine dayanmış iki kişiye yaklaşarak sordum - Dedem buralarda bir cami yaptırmış, acaba şu arkanızda görülen olmasın... ? Dönüp baktılar, bir de bana baktılar –Hayır dediler, bu olamaz...- Pekiyi bu caminin adı ne ? Bilemediler... Düşündüler bulamadılar... Hırsızlar kadar dahi bilgileri yoktu... [arşiv'den)