Ressam Osman Hamdi

dsc00212.JPGdsc00226.JPG

Bu gün 20 mart 2008 Perşembe, İzmit Belediyesi Kültür dairesi başkanı Sait Karaçorlu araba gönderdi. Saat onbir’de Sapanca’dan ayrıldık. Gebze Eski Hisar’da Osman Hamdi bey Müzesini ve Gebze’nin içinde Çoban Mustafa Paşa Külliyesini göreceğiz.

Türk Müzeciliğinin kurucusu Osman Hamdi bey’in müze haline getirilen Gebze’deki evini daha önce görmüştüm. Avni Dilbaz’ın müdürlüğü zamanı onarılıyordu. Şimdi bitmiş, mükemmel olmuş, Osman Hamdi bey müzeciliğin yanında Türk resminin en önemli isimlerinden biridir. Bu değerli insanın “kaplumbağa Terbiyecisi” isimli ünlü eserini Can ve İnan Kıraç trilyon lira vererek satın alıp Pera adı ile İstanbul’da Tepebaşı’ndan açtıkları müzeye koydular. Konu o zaman gazetelere geçmişti, şimdi detayını hatırlamıyorum. Â

Osman Hamdi Bey müzesine girdiğimde soldaki ilk odada biri var zannettim. Çok başarılı bir maket ile ünlü ressamı çalışma masasının başına öylesine oturtmuşlar ki canlı gibi duruyordu. Burası iki katlı beyaz boyalı ahşap bir bina… İkinci katta ressamı çalışma halinde gösteren bir grup maket insana heyecan veriyordu, mobilyalar, kıyafetler, yerleşim düzeni, renkler her şey devrine ait, öyle ki Halil Edhem bey’in maketi, elindeki palet ve fırçaları bize uzatsa sanki alıp hemen biz de resim yapmaya başlayacağız gibi.

dsc00247.JPGdsc00229.JPGdsc00234.JPG

Makette Halil Edhem bey şövalesinin önünde hanımlarından birinin resmini yaparken görülüyor, resim bitmek üzere, hanımın maketi de resim odasının köşesine öylesine uygun konmuş ki, bir sedire dizini dayayarak duvardaki bir kavukluğun üzerindeki vazoya çiçek yerleştiren zarif Osmanlı hanımı, sanki dönüp bize bakacakmış gibi canlı ve şaşırtıcı. Fikrin kimden çıktığını soruyorum. Sait Karaçorlu –Benden, diyor. Tebrik edilecek bir girişim. Artık müzelerde böyle şeyler pek ihtiyaç var. Eserleri dizip başında bekleme dönemi geçti, şimdi biraz canlanma zamanı… Â

Müze san’atçının ünlü eserlerinin kendi boyunda reprodüksiyonları ile kurulmuş. Tek bir orijinal eser yok. Henüz satın alacak durumlar doğmamış inşallah olacak diyorlar. Eserlerin küçük boyda reprodüksiyonları ise müzenin katıldığı fuar ve sergilerde satılmış, bir tane de bana hediye ettiler.

 Müzede beni en çok heyecanlandıran olay vaktiyle burada Halil Edhem bey’in atölye olarak kullandığı ikinci binada genç öğrenciler için bir resim kursu açılmış olması… Haftada iki gün burada toplanan ve kendilerine “yakamozlar” grubu adını veren amatör ressam genç insanlar resim öğreniyorlar. Bu atölyenin açılması için fikir veren muhterem insanları saygı ile selamlarım, çok değerli ve yüksek bir kültür hizmeti yapmışlar, bir müze ancak bu ölçüde güncelleştirilerek yaşayan bir kültür kuruluşu haline getirilebilir.

Müzeden çıktığımızda öyle bir yağmur başladı ki kıyamet kopuyor gibi… Eski Hisar’a vardığımızda ortalığı sel götürmeye başladı, zor kaçtık. Gebze belediyesine kendimizi zor attığımızda artık bu ziyareti burada kesmek gerektiğini düşünerek Çoban Mustafa Paşa Külliyesini hüzünlü gözlerle uzaktan seyrettik. Sonra bizi **Gebze Belediye’**sinin değerli müdürleri Hasan ve Cemal bey’ler yemeğe davet ettiler. İspir kuru fasülyesi ve kebap yedik.

Bu gün de böyle geçti.  Â