Rezalet ile Fazilet

Fazileti tanır mısınız ? Hayır değil mi...? Size bu gün Fazilet'i tanıtacağım. Geçende söz vermiştim. Gak...Gak...Guk. Araya başka konular girdi. Kısmet bu güneymiş... Siz Fazilet'i nereden bileceksiniz...Her zaman ortaya çıkmaz O... Karanlıklarda uçar. Kendi başına gezer. O benim yavruluk arkadaşım. Beraber büyüdük. Yuvalarımız birbirine yakındı... Bir dakika... Gak...Gak...Gak. Siz benim de adımı bilmezsiniz... Biliyor musunuz ? hayır... Benim adım Rezalet... O Fazilet ben Rezalet, kuş dedelerimiz isimlerimizi böyle koymuşlar... Kafiyeli... Nasıl da rastlamış ? Şimdi ben Rezalet o Fazilet... Bunu böylece not edin.... Gak...Gak... Unutmayın...Guuuurrr. Tısss. Biz Faziletle çok eski arkadaşız ama yıldızlarımız her zaman barışmaz... Gak. Gak. Bazen benim ak dediğime o kara der, bazen onun ak dediğine ben kara derim... Bu çelişkili durum ara sıra öylesine uzayıp gider ki can sıkar... Gak...Guk. Fazilet bazen işi muzurluğa kadar götürür. Benden iyi bir azar işittiğinde korkar susar... O zaman fazilet uçar gider... Nereye gittiğini kimse bilmez Gak...Gak...Gak... Geçende yine öyle oldu, ben Hoca'nın “bedava danışmanlık” hikayesini size anlatırken Fazilet yanımdaydı, boyuna kanadımı çekiştirip bana bir şeyler söylemeye çalışıyordu...Gak.Guk. Hocayla işim bittiğinde Fazileti bir dala çektim... Başına geleceği anladı uçup gitmek istedi. İzin vermedim. Gaaaaak. –Bak Fazilet dedim, canımı sıkıyorsun... Ben Hoca'nın şu sırada para derdi olduğunu biliyorum. İstedim ki başkaları da bilsin... Fazilet'in kaşları çatıldı – İleri gitme adamı para düşkünü, pinti, cimri diye tanıtacaksın... dedi. – Sen karışma, muzurluk etme...dedim. Kızdı gitti, uçtu ceviz'in karşısındaki döngel ağacına kondu... İki gündür ortalıkta yok... Gaaak.Guuuuk. Tıssss. Ihı Ihı...Gene de severim. Gelmezse ne yaparım. Ben Fazileti çok severim. Ama o beni sevmez... Sevse de belli etmez... Fazilet...Ah Fazilet... hadi gel... Ihı Ihı.