Mevlânâ Tanrı Aşkıdır

mevl.jpg(Arşiv'den) Ölüm yıldönümü kutlanmaz. İslam yaşam biçiminde ölüm yıldönümü diye bir şey yoktur. Bir insan öldüğünde onun arkasından tören yapmak, “ah …vah…” etmek matem tutmak müslümana yakışmaz böyle şey İslam’da yoktur.. Her yıl doğum günü veya   ölüm yılı kutlamak da yoktur. Kitaba bağlı İslam geleneği Ölüm konusunda tarihler boyunca denenmiş herşeyi sollayarak “Kur’an okuma geleneği” getirmiştir. Ölünün ruhuna Kur’an okunur ve bu devamlı tekrarlanır…

Fırsat aranmaz. Tarihleri karıştırıp “bu adam hangi gün öldüydü” demek en azında terbiye dışıdır. Ölüye rüşvet vermek gibi… Doğaya aykırıdır. Bir Müslüman öldüyse hayırla yad edilir, şerle yad edilenleri de vardır, onlar için de “Allah günahlarını affetsin…” denir o kadar. Şimdi Mevlânâ‘yı anacaklar… Mevlânâ‘nın   anılmadığı gün var mıdır ?

Yakında birtakım  adamlar lüks salonlara dolup söylevler verecekler… Mevlânâ‘yı anlatmayı deneyecekler… Aslında Mevlânâ‘yı anlatıyoruz diye kendilerini anlatacaklar. Ben yarım yüzyıldan yana bu olayın içindeyim, bu kadar zamanda ve Mevlânâ’yı anlatmak için yüksek yerlere çıkan veya kalabalığın önüne düşenlerin içinde Mevlânâ‘yı anlatanı görmedim, dinlemedim. Herkes kendi kendisini anlattı.

Herkes Mevlânâ gibi bir ummanın içinde kendi tercihlerinden yola çıkarak kendi ruhunu  dile getirdi.  Kendi dar penceresinden Mevlânâ’ya ulaşmayı denedi. Böylece her zaman dünya'ya yeni Mevlânâ‘lar, yeni Mevlânâcı‘lar çıktı. Kısacası dostlar, kimse   Mevlânâ‘yı anlatmıyor…bir yerde bir mikrofon kapan herkes bitmez tükenmez,  sonu gelmez konuşmalarla kendi Mevlana'sını anlatıyor…

Bir dost dedi ki: “işte bu doğrunun ta kendisidir…zira Mevlânâ herkes içindir…”  Tamam dedim. Mevlânâ herkes için ama asıl Mevlânâ nerede ? Ne yazık ki şu yaşadığınız çağ, doğru Mevlânâ‘yı bulacak kişilerin yaşadıkları bir  çağ değildir. Belki bu şans gelecek nesillere nasip olacak. Şimdilik insanlar Mevlânâ’yı değil,  Şems‘i merak ediyor.

Mevlânâ bir “evliya”dır. Allahüâlem “Merziyye” mertebesindedir. Bu mertebe Fenâfillah hükmündedir.  “Maşuk” da derler. O Hak aşığı’dır. Mevlânâ Tanrı aşkı demektir. Bilirmisiniz Tanrı aşkı nedir ? Tanrı‘ya varan sonra tekrar Tanrı’dan tüm evrene yayılan Aşk’tır.  Yaradılmış, yaratılmamış, yaratılacak her şeye derin bir iştiyak ile âşık olmaktır.

İşte bu Aşktır.  Aşk eşyanın yaradılış  sırrına iştiraktir. Aşk gelince cümle eksikler biter demişler… O zaman her şey yok olur. Cümle varlıklar kara deliğe düşer, geriye aşk kalır…  Aşk herşeydir. Herşey Aşk’tır. Aşk hayatın ta kendisidir. Vesselâm. (Arşiv'den güncelleme)